Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk İslam Ülküsü

Profil
Objektif ve determinist bir âlemin içinde çalkalama çalkalana yoğrulmuş «bir akıl», insanın sübjektif ve hürriyetçi karakterini elbette tatmin edemez. Böyle bir akıl, insan idrâkini bağlayıcı ve hapsedici bir nitelik taşır.
Sayfa 52 - PdfKitabı okuyor
Akıl, idrakimizi kaostan kurtaran ve şuurun aydınlığında doğan bir düzen ve disiplindir. Filozoflar, haklı olarak aklın kanunlarından kategorilerinden, formlarından söz etmişlerdir. Yani, akılla insan zihni hem karışıklıktan, hem başıboşluktan kurtarılmıştır.
Sayfa 52 - PdfKitabı okuyor
Reklam
Din ve milliyet, zıt değerler değildir. Bu sebepten, «sentez», tez ile anti-tez arasında söz konusu olacağına göre, yıllardan beri kullandığımız «Türk-İslâm sentezi»> yerine, «<Türk-İslâm Ülküsü» sözü daha uygun olur düşüncesi ile kitabımızın adını, «TÜRK-İSLÂM ÜLKÜSÜ» olarak seçtik. Bunu ısrarla kullanacağız.
Sayfa 13 - PdfKitabı okuyor
Biz, Türk-İslam medeniyetinin yeniden ihyası davasını, dar bir çerçeve içinde görmüyoruz. Tıpkı şanlı Peygamberimiz, yüce sahabi kadrosu ve Aziz ecdadımız gibi, kucağımızı ve kollarımızı, tam bir fetih ruhu ile sonuna kadar açmak istiyoruz. Evet, biz, böylece yola çıktık... Hiç şüphesiz gayret bizden. Tevfik Allah'tandır.
Yaratıklar içinde kendi aczini, cehlini ve zulmünü -kendisine tevdi edilen yüksek bir idrak gücü ile- idrak edebilen ve bu idrakle yücelere tırmanmasını bilen de yine insandır, işte Kur'an-ı Kerim'de (Azhab Suresi, âyet 72'de) öğülen, «cehaletini» ve «zulmünü>> idrak edebilen bu insandır.
Sayfa 39 - PdfKitabı okuyor
Yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de «insanın en güzel bir surette yaratıldığı» ve insanın Allah'ın yeryüzündeki <<halifesi»> olmakla şereflendirdiği bildirilir. Bu sebepten şairlerimiz insanı <<âlemin özü» olarak gönüllere işlerdi. İnsan güzel, insan ulvî, insan sevgi ve saygıya değerdi. İlâhi tecelliler, bu «çamur dünya» üzerinde pırıl pırıl bir «<ayna» gibi duran insanın gönül ve şuuruna ulaşırdı.
Sayfa 23 - PdfKitabı okuyor
Reklam
<<Düşünen insana» saygı duyulur, «şartlanmış insana», saygıya değer bulunmaz. Düşünen insan araştıran, «hakikate» özlem duyan kimsedir şartlanmış insan belli «etkiler» karşısında önceden programlanmış «tepkileri ve davranışları mekanik olarak yerine getiren bir robottur da ondan.
Sayfa 19 - PdfKitabı okuyor
Türk-İslâm Ülküsü, düşünmeyi emreden araştırmayı ibadet sayan, «taklidi iman»dan «tahkiki imana» çıkmayı isteyen yüce Peygamberin (O'na selâm olsun) yoludur. Şartlandırma ise komünist ve materyalist doktrinin temelidir.
Sayfa 20 - PdfKitabı okuyor
Suyu Arayan Adam, Remzi Kitabevi, lstanbul 1965, s. 134-139.
Elinde silahı, arkasında askeri, topçusu, süvarisi, olmayan tek başına bir uyarıcının bu büyük ülkelerdeki mücadelelere nasıl dayanacağını, hayatın akışına nasıl yön verebileceğini düşündüğüm olurdu. Fakat Aydemir'in ruhu ve inanç hazinesi olmadıkça da, bu silahlar neye yarardı? Kaldı ki silah, ruh kuvvetine bakarak daha kolay tedarik edilen bir şeydi...
Sayfa 158 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
"İnsan, diğer canlılara nazaran daha zekidir”, diyoruz. Bu insan idrâkinin, onlara nazaran, güçlü tecrid ve tamim kabiliyetine sahip olduğunu kabul etmek demektir. Bizi çevreleyen canlı cansız varlıkların bağrına yerleştirilmiş «mesajlar», «objektif veriler» halinde duyu organlarımıza ulaşırlar, biz, yalnız onların idrâkinde kalmayız, onları tecrid ve tamimlerle mefhumlara (kavramlara), hükümlere ve düşünceye kanar işleyerek şuurumuzda yüceltiriz. Kısaca, varlıklardan, olaylardan taşan veriler, insan zihninde ve idrâkinde tasnif edilir, ayıklanır, mânâlandırılır ve yüceltilir. İşte zekâ bu kâbiliyetimizdir. İnsan bu kabiliyetle doğar. Araştırmacılar, zekâca irsî faktörlerin rolünü, çevre şartlarına nazaran daha önemli bulmuşlardır. Hiç şüphesiz, çevrenin zekâ üzerindeki tesirleri küçümsenemez.
Sayfa 50 - PdfKitabı okuyor
94 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.