Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sayın Alişan Kapaklıkaya nın tavsiyesi üzerine okuduğum bir kitap. İnsanın üç karakteristik özelliği olan öğrenme stillerini anlatıyor. Aslında bu üç özellik insanı daha iyi anlamamız için öğrenmemiz gereken bir konu. Alp Boydak bu konuyu çoçuk gelişimi üzerinden ele almış, kuşun yüzmeye balığın ise uçmaya zorlanmaması gerektiğini akademik bir tarzda gayet anlaşılır bir seviyede kaleme almış. Mutlaka okunması gereken bir kitap. İletişimin ve beklentilerimizin temelini şekillendirecek bir eser.
Öğrenme Stilleri
Öğrenme StilleriAlp Boydak · Beyaz Yayınları · 2008226 okunma
331 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Körlük
‘’Tam anlamıyla insan gibi yaşayamıyorsak, en azından tam anlamıyla hayvan gibi yaşamamak için elimizden geleni yapalım.’’ Bu alıntı aslında kitabın özeti sayılabilir. Körlüğün salgın hâle geldiği bir ülkede her şeyin yavaş yavaş çöküşünün, belki bu çöküşe pisleşme de diyebiliriz, anlatıldığı bir roman. Belki de iyi betimleyemiyor olabilirim. Kitapta da geçtiği gibi: ‘’ Siz yazarsınız, dediğiniz gibi kelimeleri çok iyi tanımanız gerekir. Dolayısıyla sıfatların hiçbir işe yaramadığını bilirsiniz.’’ ( Sayfa 294) - Olanları anlatmaya çalışırken söylenen bir söz. Kitabı okuduktan sonra merak ettiğim tek şey şuydu: Acaba bir görme engelli bir birey bu kitabı okuduktan sonra ne düşünürdü? Not: Kitabın başında belirtildiği gibi: ‘’Bu kitapta, yazarın kendine özgü yazım şekline sadık kalınmıştır.’’ Bu sebeple, noktaların pek fazla kullanılmadığı bu kitabı okumakta ben de biraz zorlandım ama zamanla karakterleri tanıdıkça işler kolaylaştı. instagram.com/p/CLZgXo0rzZD/?...
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,3bin okunma
Reklam
336 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
İhsan Yüce
Bazı sanatçılar vardır, değerleri öldüğünde anlaşılır. Adları kültür merkezlerine, parklara, cadde ve sokaklara verilir, heykelleri yapılır, filmleri-belgeselleri çekilir, ölüm yıldönümlerinde hatta doğum günlerinde anılır, sosyal medyada sayısız paylaşımlar yapılır. Bazıları vardır, "kör ölür badem gözlü olur" misali, olduğundan çok daha fazla değer görür. Bir çoğu ise ne hayattayken ne de öldükten sonra hak ettiği değeri görmek bir yana hatırlanmaz bile... Tıpkı İhsan Yüce gibi... Her türlü imkansızlığa rağmen Anadolu'yu karış karış gezerek sahnelediği tiyatro eserleri, senaryosunu yazdığı, oynadığı onlarca film... Yüce'ye sadece tüm zamanların en iyi sistem eleştirilerinden biri olan Kibar Feyzo'nun senaryosunu ya da o meşhur "Ekmek, Şarap, Sen ve Ben" şiirini yazdığı için bile sonsuz saygım vardı. Ancak bu kitabı okuduğumda ona olan saygım ve sevgim kat be kat arttı. Mazlum Çimen'in dediği gibi, "İhsan Baba'nın dişleri eksikti belki, ama cümleleri tamdı. Hayatta durduğu yer, hayata baktığı yer eksiksizdi, tertemizdi." Erhan Tuncer, Yüce'nin hayatında şaşkınlık, hayranlık ve merak uyandıran; zaman zaman hüzünlendiren olayları, meslektaşlarından mahalle arkadaşlarına kadar çok sayıda kişiyle yaptığı söyleşiler de destekleyerek son derece başarılı bir eser ortaya çıkarmış. Umarım bu kitap İhsan Yüce'ye hak ettiği değerin yıllar sonra da olsa verilmesine vesile olur.
Gül Gibi Zabıta Dururken Kızını Çöpçüye Veren Adam
Gül Gibi Zabıta Dururken Kızını Çöpçüye Veren AdamErhan Tuncer · Nemesis Yayınları · 2020101 okunma
210 syf.
9/10 puan verdi
Hiç, her şeye sahipken bunu kaybettiğim olmadı. Ama ben de sevdiğim ya da sevmeye çalıştığım kim varsa kaybettim. Kötü adamlar başlarına gelen kötü şeyleri hak ederler. Bu denklemde başıma gelen kötü şeyler de, beni kötü bir adam yapar. Dünyayla ilişkimin, bir avuç tarla, yaşlı bir öküz ve derme çatma bir evden ibaret olmasını çok isterdim. Şüphesiz benim kötü adam olma ödülüm çok daha azı olurdu. Elinizden düşmeyecek güzel bir kitap. İnsanın bir solukta bitiresi geliyor.
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,9bin okunma
210 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Hayat Dediğin
Bu benim okuduğum ilk Çin'de geçen kitaptı. Gerçekten o köy ve şehir ortamlarını, savaş dönemlerini, insanın haz ve pişmanlıklarını çok iyi anlatan bir kitap olmuş. Yazarın samimi üslubu da kitabı okunur kılan en önemli şeylerden biriydi. İnsanların hayalleri ve hayal kırıklıklarıyla harmanlanmış enfes bir hikayeydi.
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,9bin okunma
96 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Yaşanmışlıklar
4 Hikayeden oluşan bu kitapta en çok dikkatimi çeken şey anılar ve yaşanmışlıklar dikkatimi çekti. Çok yakın bir arkadaşımıza yazdığımız mektupta olan bitenler başımıza gelmiş veya son anda kaderimizi değiştiren olaylar, karşılaşmalar oluşuna dair düşüncelerimizi ele aldığımızda geriye dönüp baktığımızda fark edemediğimiz incelikler olduğunu gördüm. Her yaşamın içinde bir armağan saklı olduğunu düşünüyorum. Onu bulmak gayretiyle yola çıkalım.
Mürebbiye
MürebbiyeStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202126,5bin okunma
Reklam
210 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Sevgili Fuqui, eğer sana bir mektup yazabilseydin bu mektup gözyaşlarımla Islanmış olurdu. Hayat hataları affetmiyor ve affetmediklerini de ne yazık ki sana olduğu gibi ödetiyor. En kötüsü hatalarının bedelini senle beraber o kadar çok kişinin çekmesi. En başta sana olan kızgınlığım hiç bitmeyecek sandım ama sonra.... Fuqui , hayat yolunda Her şey olmaktan hiç olmaya giden yaşamında , gerçek bir yaşayan’sın... kaybettiklerinin hepsi tam bir zafer
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,9bin okunma
282 syf.
10/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Gece Yarısı Kütüphanesi KitapYorumu
Gece Yarısı Kütüphanesi-Matt Haig Öncelikle kitap bayadır okumak istediğim bir kitaptı. Kitabı okurken hiç sıkılmadım o kadar akıcıydı ki nasıl bittiğini bile anlamadım. Bazı kişilerin kitap hakkında çok şişirilmiş ve abartılmış bir kitap dedikleri yorumları görmüştüm. Fakat ben asla öyle düşünmüyorum. Kitap Nora Seed'in intiharı ile başlıyor
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202155,7bin okunma
124 syf.
4/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Modern zaman şişirmesi
Kitap kulübünün bir başka seçimi de Doppler oldu; tanıtılırken "bir nevi Mandıra Filozofu" demişlerdi. Lâfı güzaf. Zira Doppler'in bir çok noktada çelişkileri var. Bisikletten düşmesi ile başlayan hikayede bir anda ormanı sevmesi, ormanda yaşama sevdasının oluşmasını kabullensek de "başarısızlığı sürekli olarak övmesi" içi boş bir övgü. Başarı yada başarısızlık nedir peki? Ormana gidip, tek başına yaşamaya çalışmak başarı değil midir mesela? İstediğini başarmak. Ormanda "bu orman kimsenin değil; orman bana, ben de ona birşeyler vereceğim. Hiçbir şey satılık değil" diyor ve kitabın çoğu yerinde takas ekonomisinden bahsediyor ama yeri geliyor hırsızlık yapıyor. Bu görüşteyken hırsızlık yerine, baltasını yada çikolatasını çaldığı evlere, karşılık olarak birşey bırakmasını beklerdim. Ama yaptığı tek şey hırsızlıktı. Ayrıca eşinden bahsettiği bir kısım vardı ki; eşinin tek gereksinimini sürekli övündüğü o koca organıymış gibi... Bu kadar sığ ve basit bir düşünce. 3-5 ay öncesine kadar eşiyle 3.çocugun tohumunu atarken, babasının ölümü sonrası sorumlulukları bırakıp kaçmaktan başka hiçbir şey değildi yaptığı. Küçük oğlunun isteklerini göz ardı ederek, ona başarısızlığın dünyadaki en önemli şey olduğunu söylemesi ve hatta daha da abartıp " senin istediklerinin bir önemi yok, yetişkin olana kadar benim dediğim olacak ve o zamana kadar başarısız olacaksın" dayatması, benim için bardağı taşıran son damla oldu. Genel olarak kitabı beğenmedim. Yazılmak için yazılmış kitaplardan biri gibi geldi bana. Modern zaman şişirmesi.
Doppler
DopplerErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 20199,5bin okunma
128 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.