Kör adama yardım teklif ettiğinde, sonradan arabayı
çalan adamın, tam o anda, hiçbir art niyeti yoktu,
hatta tam tersine, tek yaptığı, yücegönüllülük ve insan sevgisi
denen duygulara itaat etmekti, ki bunlar, herkesin bildiği gibi,
insanın en iyi iki özelliğidir, hatta bu duygulara, mesleğinde
ilerleme umudu bulunmayan, yoksulun ihtiyaç içinde
olmasından yararlanan gerçek işletme sahipleri tarafından
sömürülen bizim basit araba hırsızınkinden
çok daha taş kalpli suçlularda bile rastlandığı olur.
Sonuçta, ne olursa olsun, kör bir adama önce yardım edip
sonra arabasını çalmak ise can çekişen ve eli kolu tutmayan
bir ihtiyarın mirasına göz dikerek onunla ilgilenmek
arasında çok da büyük bir fark yoktur.
Kör adamın evine yaklaşırken, kendiliğinden aklına gelivermişti bu,
tıpkı, hani denir ya, herhangi bir önsezi nedeniyle değil,
yalnızca karşısına biletçi çıktığı için piyango bileti almaya
karar veren, ne yapacağı kestirilemeyen kaderin
sunacağı şeye baştan razı olmuş biri gibiydi,
ya eline bir şey geçerdi yada hiç bir şey...