Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
acaba hangisi daha iyiydi,
Kimsede, Türkiye Almanların veya Müttefiklerin yanında savaşa sürüklendiği takdirde, başlarına gelebilecek felaketin büyüklüğünü ölçebilecek bilinç yoktu. İnönü'nün, Dışişleri mensuplarıyla el ele, nasıl ince, keskin bir bıçağın sırtında yürümeye çalıştığını nereden bilsinlerdi. Halkı paniğe sevk etmemek, zaten sıkıntıdan bunalmış milleti büsbütün zıvanadan çıkartmamak için elinden geleni yapıyordu hükümet. Ama acaba hangisi daha iyiydi, gerçekleri olduğu gibi açıklamak ve olacakları göğüslemek mi, yoksa yav rularını üzmemek için korumacı bir tavırla onlardan kötü haberleri saklayan baba rolünü üstlenmek mi?
Sayfa 27 - Everest MidiKitabı okudu
Gergin, kaygılı, depresyona giren öğrencilerin özellikleri araştırıldığında ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Bu sorunu en çok yaşayanlar korumacı ve mükemmeliyetçi anne-babalar tarafından yetiştirilen çocuklar. Bu çocuklar belirsizliğe tahammül edemiyorlar, farklılıkları yönetemiyorlar, hep mükemmeliyetçi oldukları için hiçbir şeyi beğenemiyorlar, biraz zorlukla karşılaşınca hemen pes ediyorlar, kendi önceliklerine göre karar veremiyorlar, biraz sabredip zorluk çekerek ulaşabilecekleri hedeflere o sabrı gösteremedikleri için ulaşamıyorlar. Ve özgüvenlerini kaybederek depresyona giriyorlar.
Reklam
Bir peri prensesi gibi çok güzel ve ruhaniydi ben ise aşırı korumacı bir canavar gibi onun üzerinde süzülüp duruyordum.
488 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Çok güzeldi. Okurken çok keyif aldım,çok akıcıydı. Erkek karaktere gerçekten hayran kaldım. Kitabın başından beri ilgisini gösteren bir erkek karakter vardı. Gerçekten hatasız bir erkek karakterdi. Kıza karşı olan korumacı tavrı asla boğucu değildi. Kıza olan tavrı olsun gerçekten çok hoştu. Kadın karakterde tatlı bir karakterdi. Yaşadığı şeyler zordu ve bunun için ilişkiye başlarken tedirgin olmasını anlıyorum. Herkse tavsiye ederim. Herkse iyi okumalar.
İspanyol Aşk Aldatmacası
İspanyol Aşk AldatmacasıElena Armas · Yabancı Yayınları · 20222,169 okunma
352 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
LUCCA/ SEDA MEYDAN Ayy ben ne okudum öyle. Şimdi öncelikle kapak tasarımına değinelim. Ben kapağın tonuna ve tasarımına kesinlikle bayıldım.Kitabı yansıtıyor muydu derseniz kesinlikle yansıtıyordu . Ikincisi kitap aslın da kitap bizi Beau'ya ve Lucca'ya götürüyor . Peki kim bunlar ? Lucca İtalya'nım en köklü ailelerinden Rossino
Lucca
LuccaSeda Meydan · Parola Yayınları · 201888 okunma
624 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
624 sayfa bir kitap ilk başta göz korkutuyor ancak okumaya başlayınca, kitabın içinde yaşamaya başlıyorsunuz. Birbirine zıt karakterli on dört yaşlarında iki ergen genç kız. Tek ortak olan yönleri aile. Tully'nin sahip çıkmayan kötü bağımlılıkları olan bir annesi ve onu sevgiyle sabırla büyütüp sahip çıkan büyükannesi var hayatta. Kate ise ona göre aşırı korumacı ve yasakçı annesi, sakin babası ve küçük erkek kardeşi ile yaşamakta. Bu iki küçük kızın birbirine desteği, birbirlerinin eksikliklerini Kate 'nin de ailesinin desteğiyle ( manevi) tamamlamalarını, hayallerini, gelecek planlarını akıcı ve empatik bir anlatımla öyle okunası kaleme almış ki yazar, neden bu kadar geç kaldım okumak için diye kendime kızıyorum. Bu iki dostun gençlikleri, idealleri doğrultusunda kat ettikleri yolu zaman zaman gülümseyerek zaman zaman da hüzünle okudum. Hele ergen kız ve anne ilişkisi daha samimi anlatılamazdı. Her ne kadar kitap konusu bizim Türk aile yapısına ve yaşam kültürümüze göre uygun olmasa da anne kızın arasında geçen diyaloglar tabiri caizse tıpkısının aynısı. Kitabın finaline doğru konu akışı resmen okuruna duygusal yoğunluk yaşatıyor. Öyle ki son sayfaları kendi gözyaşlarımdan okumakta zorluk çektim. Kitabın ikinci serisini de hemen peşine okuyacağım. Kitaplığımda en sevdiğim kitaplar arasında yerlerini alacak olan bu yazarı ve kitaplarını yürekten tavsiye ederim.
Ateşböceği Yolu
Ateşböceği YoluKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 20168,1bin okunma
Reklam
Ne var ki çağdaş Amerikan kültürünün anlık durum görüntüsünü alacak olursak, gelinen noktanın ironik yansımalarını görebiliriz: Amerikan toplumunu istila etmiş kişisel gelişim kültüründe Smiles'm kendini geliştirme ethosu ve Freudcu kavramların telkinleri neredeyse ayırt edilmesi imkânsız şekilde iç içe geçmişli. Dahası özellikle kişisel gelişim ethosu ve psikoloji arasındaki böylesi bir ittifak nedeniyle -benliğin zarar gördüğü bir anlatı biçimindeki- ruhsal acı, hem işçi sınıfında hem de varlıklı insanlarda ortak olarak bulunan bir kimlik özelliği haline gelmişti. İhmal edilmiş bir çocukluk, aşırı korumacı ebeveynler, gizli bir kendine saygı eksikliği, çalışma mecburiyeti, cinsellik, yemek, öfke, fobiler ve kaygı “demokratik” illetlerdir çünkü açıkça belirlenmiş sınıf üyelikleri yoktur. Ruhsal acının demokratikleşmesi sürecinde şifa bulma ilginç bir şekilde son derece karlı bir sektöre ve gelişen bir endüstriye dönüştü.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.