Sahi nedir Oblomovluk?
Salt tembellik olarak adlandırabilir miyiz? Yoksa kurulu düzene karşı bilinçli olarak hiçbir şey yapmamaya odaklanarak bitip tükenene kadar kendi içine kapanmak mıdır?
Bu kitabı okuyup da oblomovluk kavramıyla meşgul olmayan, kendinde oblomovluk belirtisi var mı diye düşünmeyen yoktur sanırım. Biraz şakayla karışık, biraz
Öyle bir eser okuyacaksınız ki ama durun bir dakika okumadan evvel uymanız gereken kuralları anlatmalıyım. Kitapta mı yazıyor bu kurallar ? Tabii ki de hayır, sadece benim yaşadıklarımı yaşamamanız adına ufak bir hatırlatma.
Okumaya başlamadan , yapmanız gereken tüm işlerinizi bitirin, randevularınızı tamamlayın sadece kitaba ait zaman
Rachel Abbott / İşte Böyle Başlıyor
Sürükleyici, akıcı ve psikolojik gerilim barındıran bir cinayet romanı #İşteBöyleBaşlıyor.
Mark, ilk karısı Mia’nın ölümünü atlatamamış, ablası Clio’nun sözüyle hareket eden ve rutinleri olan bir adam. Fotoğraf galerisi sahibi ve isim yapmış bir fotoğrafçı. Ablası Clio ise anneleri onları terkedip gittiği ve babası canına kıydığı için küçüklüğünden beri Mark’a karşı aşırı korumacı ve idareci bir kadın. Birgün bu abla ve kardeşin hayatına Evie adında bir kadın, fotoğraflarının çekilmesini istediğini söyleyerek dahil oluyor. Bir süre sonra Mark’la yaşadığı ilişki sonucunda Lulu adında bir kız çocukları oluyor. Evlenmeye yanaşmayan Evie’nin sürekli yaralanmaları ve ev kazaları olmaya başlayınca, çevreleri tarafından oklar Mark’a dönüp, “acaba şiddet mi uyguluyor?” sorusuna sebep oluyor. Ta ki birgün Evie’nin Mark’ı öldürüp, “Ben yaptım. Katil benim!” demesine kadar. Tüm aksiyon ve gerilim de bundan sonra başlıyor. Evie’nin mahkeme süreci, duruşma sahneleri ve geçmişe yolculuğu derken akıcılığına rağmen “bu kurgunun gizemi nerde” diye düşünmenize fırsat kalmadan öyle bir ters köşeler geliyor ki şok oluyorsunuz.
İki korkunç ölüme şahit olan bir ev, soruşturmayı sürdüren polisler ve geçmişin gizemi sizi okurken oradan oraya savuruyor. Yazar öyle bir sürpriz son yapmış ki tüm taşlar tekrardan yerine oturuyor. Kitabın sonunda kafanızda hiçbir soru işareti kalmıyor. Devam kitabı olan #CinayetOyunu ‘nu okumak için sabırsızlanıyorum.
Keyifli okumalar…
Esin Karadeniz / Yolum Umutla
Aşkın en naif halini gözler önüne seren, 12 Eylül öncesi üniversitelerde yaşanan olaylara değinilen bir dönem romanı #YolumUmutla . Gençlerin siyasi davaları için neleri göze aldıklarından ve o dönemdeki okumanın zorluklarından bahsediyor. Kıskançlığı, dostluğu, engellere ve yanlış anlaşılmalara rağmen vazgeçilmez
Çokça duymuş olmama rağmen bu zamana kadar hiç Maksim Gorki okumamıştım. Dolayısıyla hayatını da hiç merak etmedim. Peki ama Maksim Gorki'nin bu otobiyografik eserini neden okudun o zaman diye sorarsanız, sebebim tamamen şudur:
Gorki'nin Çocukluğum isimli bu kitabını, değerli arkadaşım (Yoksa "gönül dostu" mu demeliydim? Bu aralar çok
Sadık Hidayet ismiyle sitede tanıştım ilk defa. Konu ile ilgili cehaletimden, son dönemlerde tanıdığım Fürüğ Ferruhzad (sayılırsa bir de Ömer Hayyam) dışında kimseyi bilmiyordum İran Edebiyatından. Sitedeki Hacı Ağa incelemelerine bakınca, Aziz Nesin gibi genel olarak muhalif birisi olduğunu sandım Sadık Hidayet'in. Sonra Kör Baykuş incelemelerini
Thomas Mann ile tanışma kitabım olmasını istediğim Buddenbrooklar'ı okumaya karar verince Orhan Pamuk'un Cevdet Bey ve Oğulları'nı bu kitaptan etkilenerek yazdığını öğrendim ve iki kitabı peş peşe okumaya karar verdim. Cevdet Bey ile Oğulları'nı on yıl sonra ikinci kez okuyuşumdu.
Buddenbrooklar bitince kendimce bazı
Gorki ile yıllar yıllar önce edebiyat dersinde ödev olarak verilen "Ana" kitabı sayesinde tanıştım. Yeri doldurulamaz, hafızamdan silinmeyen izler bıraktı bende Ana. Sonra devam ettim Gorki okumaya. Ve her kitabında onu daha çok sevdim.
Bu yıl bir türlü fırsat bulup okuyamadıklarımı okuyacağım derken, Çocukluğum geldi aklıma. Yine
"Düşünce ve yazıda özgür olmak isterim, dünya davranışımızı yeterince sınırlıyor."
Wolfgang Van Goethe
______
Osman Şahin'in okuduğum ikinci kitabı oldu. İlki otobiyografik öğelerin ağırlıkta olduğu Kolları Bağlı Doğanlar kitabıydı. Selam Ateşleri- Ay Bazen Mavidir kitabında birbirine yer yer tema, konu veya ele alınan duygu
Yazarımız Colette Dowling 23 farklı dile çevrilen bu kitabını, kendi uyanışı sonrasında görüştüğü pek çok kadına ve tabi ki kendine dair yaptığı analizler neticesinde 1981 senesinde kaleme almıştır.
"Yaşamının tamamını kocasını düzenli tutmaya ve çocuklarını “korumaya" adayan kadın bir aziz değil, sığıntıdır." diyen yazar
Daha önceleri okuduğum bir kitapta Tesla ile Mark Twain'in Mississippi Nehri kıyısında bir kasabadan çocukluk arkadaşları olduğu yazıyordu. Zaten eseri okuyunca da anlıyorsunuz, Mark Twain'in imrenilecek bir çocukluk geçirdiğini..
Tom Sawyer iyi niyetli yaramaz bir çocuk. Başı türlü beladan kurtulmuyor. Bir sabah korsan olup yelkenini açıp yola koyuluyor. Bir sabah da kalkıp arkadaşlarıyla mağarada define arıyor.
Teyzesi Polly, her ebeveyn gibi Tom'un başına bir iş gelmesinden korkuyor. Enerjisini O'na iyiyi doğruyu güzeli öğretip O'nu disipline etmek için harcıyor. Tabi ne kadar başarılı oluyor? Orası muamma..
Hani yaramaz çocuk akıllı, zeki olur derler ya gerçekten de öyle. Tom başına gelen olayları çözmede bir yetişkini aratmıyor. Mantığını etik değerler çerçevesinde kullanarak olayları çözüyor.
Sanki yazar, burada bir mesaj vermek istemiş: "Çocukları fazla korumacı bir tavırla yetiştirmeyi bırakın; hayatın gerçeklerini, çocuk kendisi düşe kalka öğrensin, onların özerkliğini ellerinden almayın. " diyor gibi geldi.
Netice itibariyle eser çocuk bakış açısıyla, ustalıkla yazılmış. "Okuyun, pişman olmazsınız." derim.
. ^_^.