Devlet ve din Türkiye’de dinin devlet içindeki rolü, 1950’lerden başlayarak giderek arttı, 1980’lerin sonu ve 1990’larda ise bir sıçrama gösterdi. Büyük ölçüde merkez sağ hükümetlerin politikalarının bir sonucu olarak, Türk Devleti’nde İslam iki alanda göze çarpar: Dini eğitim ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın faaliyetleri. Devlet denetimindeki İslamcı dini eğitim üç temel kategoriye ayrılır: Tümünün sayıları 1950’den sonra katlanarak artan ilahiyat fakülteleri, Kuran kursları ve imam hatip okulları (İHO). On beşi yeni açılan taşra üniversiteleri olmak üzere, toplam on sekiz üniversite de ilahiyat bölümü kurulmuştur. Buralardan mezun olanlar hem İHO’larında, hem de laik ortaokul ve liselerde din dersi vermekte, ancak çoğunluğu özel sektörde ve devlette çalışmaktadır.
1994 verilerine göre ülke çapındaki 4.925 Kuran kursunda 5.295 öğretmen, 176.892 düzenli öğrenci ve 52.028 akşam kursu öğrencisi bulunmaktadır. Yaz kurslarına devam eden çocukların sayısı 1.326.443’e ulaşmaktadır. Kuran kurslarına devlet öğretmen vermekte, diğer masrafları ise kendilerinin karşılaması beklenmektedir. Bu kurslarla ilgili iki önemli nokta vardır: Birincisi paralarının kaynağı ve bunun yurtdışından gelip gelmediğidir. ikinci nokta ise Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki çeşitli lobi gruplarının savunduğu, Kuran kurslarından mezun olanlara ilkokul diploması verilmesi için yeni bir idari sistem kurulmasıdır. Bu, laik ilkokullara paralel olarak, hatta onların yerini almak üzere, temel dini eğitimi yaygınlaştırmayı amaçlayan daha geniş bir planın ilk adımı olacaktır.