Günümüzde olan olayların sebebini anlamak ve sorguya geçebilmek için Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana olanları şöyle bir gözden geçirmek gerekir. Birinci emperyalist dünya savaşı ile Türkiye'de gördüğümüz manzara şu idi. Bir tarafta emperyalist işgali kabullenmiş, emperyalizmle olan ekonomik ilişkilerini, yani, Mustafa Kemal'in deyimi ile yabancı
Bazen kendimi şu yeni çıkan çok renkli tükenmez kalemler gibi hissediyorum. Annemin yanında başka, babaannemin yanında başka, Kur’ân kursunda başka, kızların yanında başka renk oluyorum da asıl olmak istediğim renk olamıyorum bir türlü. Her rengimi deniyor çevremdekiler. Beni görmek istedikleri renge basıyorlar hop o renk oluveriyorum. Peki Gülüzar aslında ne renk? Düşünen, merak eden, soran yok... biliyorum.
Hep KitapKitabı okudu
Reklam
·
Puan vermedi
tarih boyunca dört farklı yöntem kullanıldı bilgiye ulaşmak için. ilki, en yavanı, dediklik. bir şey tutturmak ve sonsuza kadar ona inanmak, onu sorguya düşürecek her türlü düşünceden tartışmadan bkaçmak. dindarlarla özdeşleştirilir bu yöntem. dört yaşında kuran kursunda duyduğu cümleyi, seksen beş yaşında ölüm döşeğinde hiç değiştirmeden tekrar etmek derdindedir bazıları mesela. ikinci yöntem otorite. birileri size ne düşünmeniz gerektiğini söylüyor. milli eğitim sistemi çoğu anlamda böyle. binlerce yıldır bu yöntemle büyük insan toplulukları yönetiliyor. kilise, roma, imparatorluklar... üçüncü yöntem akıl. kişinin kendi aklı. ilk ikisine bir alternatif ancak ne yazık ki ortalama insan aklı zayıf. kendi aklına güvenen kendi kadar olur. ve bir şeyden ne kadar emin olursak olalım, tam tersine de o kadar emin olan birileri mecburen var. son yöntem ise bilimsel akıl yürütme. bilimsel sorgu. bazı fikirleri veya kişileri veya kurumları veya bireyin kendi aklını merkeze koymadan sorgulamak. başlangıç noktası ne olursa olsun, bu akıl yürütmeyi kullandıkça benzer noktalara gelir insanlar. diğer yöntemlerden temel farkı budur bu yöntemin. her saniyesinde sorgu vardır bu yöntemin. bilimsel akıl yürütme dedim ama ortalama bilimcinin bununla alakası yoktur. karıştırmamak lazım. bu bir tür bilgiden öte bir tür tutumdur, tavırdır. neye inanacağınızı seçme ve onu geliştirme çabasıdır. Celal hoca sonuncuyu öneriyor.
Bilgiyle Sohbet
Bilgiyle SohbetCelal Şengör · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2021870 okunma
Sofra
Sofranın bir bezi olurdu ,bir kasnağı birde sinisi olurdu bakırdan yapılmış, kalaylı olurdu parlak olurdu zamanla etrafında oturanlarla birlikte aşınırdı kararırdı ,Üstünde evvela bereket vardı ,tahtadan yontulmuş kaşıklar hani şimdi hatıra ve süs diye mutfaklara asarız o bereketin simgesi olsun diye.Yoğurdu ayranı eksik olmazdı ,onun kabıda kalaylı ,hepsinden önemlisi kuru fasulye ,soğan eğer pirinç varsa makbule geçer ,yoksa bulgurdan dönenin kaşığı kırılırdı .Tarhana çorbasıyla başlanan yemekte her hastalığa devaydı şırıngayla çekip damardan versen ,Askerin derin yarasındaki kurşundan kalan iltihabı ,boğaz ağrısını hatta gribini neZleni söker atardı.Hele hele köy ekmeğim bölüp parça parça miss gibi kokar halen burnumda ,yokluk vardı demek Allaha asilik olur bereketin olduğu yerde yokluk olmaz ,çokluk olur .Analar değilmi ,unuttummu sandınız o sofranın asıl bereketi, bulur buluştururdu o sofra da boş kalmaZdı.Ahhh anam ahhh . Ben doydum Allah arttırsın Sofrayıda kuran kaldırsın . Bereketli olsun.
8. dereceden memur Kovalev oldukça erken bir saatte uyandı ve uyandığında hep yaptığı gibi dudaklarıyla "bırrr..." diye ses çıkardı. Bunu neden yaptığını kendisi de bilmiyordu. Olduğu yerde gerindi. Sonra sehpanın üstünde duran küçük aynaya uzandı. Burnunda dün akşam çıkan sivilceye bakmak istiyordu. Aynayı yüzüne tuttu... ve büyük bir şaşkınlıkla burnunun olması gereken yerde bir düzlük gördü! Kovalev korktu. Su getirmelerini emretti. Suyla havluyu ıslatıp gözlerini bastıra bastıra sildi: Evet, burnu yoktu!
8. dereceden memur Kovalev oldukça erken bir saatte uyandı ve uyandığında hep yaptığı gibi dudaklarıyla "bırrr..." diye ses çıkardı. Bunu neden yaptığını kendisi de bilmiyordu. Olduğu yerde gerindi. Sonra sehpanın üstünde duran küçük aynaya uzandı. Burnunda dün akşam çıkan sivilceye bakmak istiyordu. Aynayı yüzüne tuttu... ve büyük bir şaşkınlıkla burnunun olması gereken yerde bir düzlük gördü! Kovalev korktu. Su getirmelerini emretti. Suyla havluyu ıslatıp gözlerini bastıra bastıra sildi: Evet, burnu yoktu!
Reklam
653 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.