Ebu Cehil ve arkadaşları Kâbe’nin yakınlarında oturuyordu. Rasulullah (sas) de Kâbe’de namaz kılıyordu. Kendi aralarında “Hanginiz falan oğullarının deve kestikleri yerden bir işkembe getirip secdeye vardığı zaman Muhammed’in sırtına koyacak?” dediler. Aralarından Ukbe kalktı ve işkembeyi getirdi. Rasulullah (sas) secde yapana kadar bekledi sonra işkembeyi sırtına attı. O kadar ağırdı ki Rasulullah (sas) secdeden kalkamadı. Haber yayıldı ve o zamanlar küçük bir kız olan Fatıma (ra) gelip işkembeyi onun sırtından kaldırdı. Bunu yapan insanlar yedi kişiydi. Rasulullah (sas) başını kaldırdıktan sonra “Allahumme aleyke bi Kureyş (Allah’ım Kureyş’i sana havale ediyorum)” dedi. Sonra onların tek tek isimlerini söyledi. “Allah’ım! Ebu Cehil’i, Utbe ibn Rebia’yı, Şeybe ibn Rebia’yı, Velid ibn Utbe’yi, Umeyye ibn Halef’i, Ukbe ibn Ebi Muayt’ı sana havale ediyorum.” dedi. Ravi diyor ki; yedinci bir kişinin daha adını söyledi, ancak ben onun adını hatırlamıyorum. Bunlar Bedir’de en kötü şekilde öldürülen yedi kişiydi.
Allah Rasulü (sav)'e; "Kureyş'in tavaf için gelenleri geri göndermeye ve Muhammed'i Kâbe’ye sokmamaya" ilişkin kararlı tutumları ulaşınca şöyle buyurdu: "Yazıklar olsun Kureyş'e, harb onları yiyip tüketti. Ne olur yani benimle Arapların arasından çekilseler? Ne zarar ederler benimle Arapları baş başa bıraksalar? Şayet beni yenerlerse emellerine ererler ve şayet ben onları yenersem topluca İslâm'a girerler. Eğer kendileri benimle savaşırlarsa kuvvetlerini korumuş olarak savaşırlar. Kureyş ne zannediyor? Beni hak ile gönderene yemin ederim ki, Allah bu emri üstün kılıncaya kadar ya da başım gövdemden ayrılıncaya kadar bu davadan vazgeçmeyeceğim."
Reklam
Müşrikler ileri gelenleri, bir gün Resul-i Ekrem'e, "Sana, içimizde en zengin adam olacak sekilde mal verelim, istedigin kadınla evlendirelim! Yeter ki sen, ilahlarımızı kötülemekter vazgeç!" " dediler. Sonra da söyle konustular: "Eger bu dedigimizi kabul etmez ve yapmazsan, sana yeni bir teklifimiz var. Hem senin için, hem bizim için hayırlı olan bir teklif!" Resul-i Ekrem, "Nedir, o hayırlı teklif?" diye sordu. Kureys ileri gelenleri, "Sen bizim tannlarmiz olan Lat ve Uzza'ya bir yil tap; biz de senin ilahına bir yıl tapalım Bunun üzerine kafirun suresi indi
Şiiler halifeliğin Peygamber soyundan babadan oğula geçmesi gerektiğini iddia ediyorlardı. Bu yüzden onlara göre Hz. Ali ile oğlu Hasan'ın kısa süreli hükümdarlıkları hariç diğer halifelerin tümü gaspçıydı. Sünni Müslümanlar'ın daha fazla kabul gören değerlendirmeleri ise halifeliğin seçimle olması gerektiği ve Hz. Muhammed'in Kureyş aşiretlerinden olan herkesin halife olabileceği şeklindeydi.
Kehf suresi
Bu sûrenin oturduğu bağlam, Hz. Peygamber'in Kureyş müşriklerinden oldukça ağır eziyetler gördüğü o zor koşullara, Muhammedî davetin en çetin yıllarına denk düşmektedir. Hz. Peygamber bu eziyetlere karşı herhangi bir şekilde şiddete başvurmamıştır ve Kur'an da onu sürekli olarak sabırlı olmaya çağırmıştır. Dolayısıyla burada Kur'an söyleminin Kureyşlilere, kıyamet ve hesap gününün muhakkak gerçekleşecek olmasını haykırarak meydan okuması ve onları tehdit etmesi, zalimlerin, yani Kureyş'in ileri gelenlerinin sonlarının cehennem ateşi olacağını ilan etmesi, söz konusu şartlar çerçevesinde son derece münasiptir.
Batı medeniyetinin, dolayısıyla dünya sisteminin yer küreyi etkisi ve baskısı altına alma süreci bazı insanların diğer bazı insanlara ait maddi ve manevi değerleri yağmalamasıyla yaşandı. Günümüzde aynı sürecin yürürlükte olduğunu ve üstelik yolu üzerindeki engelleri kolaylıkla kaldırarak hızlı mesafe katettiğini görüyoruz. Demek ki bugün toplumlara baskın çıkan sadece yağmalama ahlakıdır.
Reklam
148 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.