Leylâ, Zalım Leylâ !
Bari bu suskunluğun sebepli ve hayırlı olsa ve bana bu kadar kahırdan sonra, parıltılı şiirler göndersen. Öyle olacak elbette. Sen, osun çünkü. O, şâir, dost, en sevgili ve en kardeş... Başka türlü olamaz...
"Gözlerinden, gözlerinden öperim
Bir umudum sende
Anlıyor musun? "
Ha, sahi bu sende var mı ?
Yoksa göndereyim. Hemen yaz, hakikat mektup beklemektir! Patlamak, kendi kendini bitirmek, gebermektir. Öpeğim canım...
23 Eylül 1955
Sayfa 106 - Türkiye İş Bankası Kültür yayınlarıKitabı okudu
Ve biz, milyarlarca, aşkın, yalanın, alçaklığın, kahramanlığın ; kapıları, kapakları, kuş uçurmaz uzaklıkları ve ayrılıklarıyla, kahrolası yasaklarıyla, bu acayip kaos karanlığında, biz ikimiz!
İki müthiş hasret, iki parça can....
Böyle bir şey ilk kez oluyordu, bir erkeğin kadın bedenine saygı gösterdiği ilk kez görüyordu. Daha önce yatmış olduğu Alman ve Türk genç erkekler, onu hırpalıyor, seyrediyor, neredeyse ona bir şişme kadın muamelesi yapıyorlardı. Çünkü artık genç erkekler sevişmeyi geleneksel yollardan ve deneyimli kadınlardan değil, her yerde bulunabilen p**** filmlerden öğreniyorlardı.
P****, kadın erkek ilişkilerinin çarpıtıldığı, son derece zalim bir alandı. Erkeklere hitap eden bu filmler kadın bedenini değersizleştiriyor, kadını zulmedilmesi, aşağılanması, kirletilmesi gereken ve erkeğin hizmetinde bir et parçası konumuna düşürüyordu. Korkunç bir şiddetti bu.