Livaneli’nin daha önce okuduğum diğer kitaplarına göre farklı tarzda yazdığı kısa, keyifli ve bana göre sürükleyici çünkü sevdiğiniz biri birden karşınıza çıkıyor bırakmak istemiyorsunuz. Tanıdığımız kişilerin müstearlarını kullanarak yazmış. Zaten kitabın başında tarzının farklı olduğunu bu kitabın bir tür “Şehrengiz” olduğunu söylemiş. Divan edebiyatına ithafen. Keyif kahvemi içerken bir kitap okuyayım çokta uzun olmasın farkı tür olsun isterseniz güzel bir seçim olacaktır.
“Bu şehir eski İstanbul mudur?”
“Sabahattin Ali yaşasaydı bu yazıyı bugün de yazacaktı demek ki…”
“Böylece sadece yazı aleminde var oluruz”
“Martılar çığlık çığlığa her akşam
Bir büyük rüzgar dağıtır şarkılarımı”
“Elbet bir gün, bizim de sevgilim
Köyümüzde beyaz badanalı bir evimiz olur”
GölgelerZülfü Livaneli · Doğan Kitap Yayınları · 20183,897 okunma
Akıcı bir kitap okudukça merak ediyorsunuz. Özellikle sonlara doğru sayfaları çevirdikçe çevirip bırakamıyorsunuz.
“Son sözüm günümüz dünyasını, hayatı kendine dert edenlere…”
Bir Elin Sesi VarAnthony Burgess · İş Bankası Kültür Yayınları · 20141,164 okunma
“Gelenekler ve töreler insana koruyucu bir ortam sağlar ama onun toplum içinde farklılaşmasını ve kişiliğine yeni boyutlar katabilmesini de önemli ölçüde kısıtlar.”
Papalagi durmaksızın düşünür… Ha babam düşünmek zorunda. Düşünmeden, bütün organlarıyla birlikte yaşamayı beceremiyor artık. Bütün duyuları derin uykulardayken neredeyse hep kafasıyla yaşıyor yalnızca.
Ne yaparlarsa yapsınlar,
kumun kanunundan kaçış yoktu.
Her ne kadar aksa da, kum, su gibi değildi. İnsan suda yüzebilirdi. Kumsa insanı hapsediyor, ezip geçiyordu.
Gerçeklerden yeteri kadar kaçmıştı.
Geride bıraktığı her şey artık ölüydü.
Kendi elleriyle hepsini öldürmüştü.
Bu saatten sonra olasılıklardan
medet ummak, kendi