bu kitap bana beni hatirlatiyor. ne kadar dogru bir tespit bilemeyecegim ama bir kitap yazsam ortaya bu veya bu tip bir sey cikarmis gibi hissediyorum. cunku (bence) benim kisiligim fantastik ve absurt komedinin harmanlanmasindan olusuyor ve bu kitap tam olarak fantastik ve absurt komedinin bir harmani bence. ayrica alcatraz'in araya
Neden üst üste sarsıcı romanlar okuyorum, hiç anlamıyorum. En sonunda kendi kendimin psikolojisini bozacağım. Daha önce adını hiç duymadığım, hiç bir yerde denk gelmediğim bu eseri tavsiye üzerine okumaya başladım.
Kübra Öznur ÇELİK kendisi bu eser ile tanışmamda çok güzel bir vesile oldu ve bana bu kitabı önerdi. İyi ki önerdi de, okudum dediğim bir
"Tarihten alınan en büyük ders, insanların tarihten ders almadıklarının anlaşılmasıdır."
Adı ile çelişen bir kitap: Surname... Osmanlı da düğün, tören ve şölen denmesine rağmen kitapta acı, adaletsizlik, cahillik hat sahfadaydı.
Ne zamandır Aziz Nesin okumamıştım. Pek özlemişim keskin dilini, iğneyi topluma batırmasını doğrusu...
Gelelim kitabımıza, Cumhuriyet dönemindeki son halka açık idamı konu alıyor. Halkın sapkınlıklarının, hukuk siteminin hala derebeylik olduğunun anlatıldığı kitabımız da çaresizlik ve adaletsizlik maalesef ki insanın yüreğine işliyor. Kahramanımız Berber'in hapishaneye girişi, yaşadıkları ve siyasi tutuklularla geçirdiği süreçte gerçekten değişmesi yazarımızın bakış açısı ile biz okuyucularla buluşuyor.
Surname; Cumhuriyetin ilk yıllarında toplumun yaşayışının, adaletin ne derece olduğunu da anlatan yazılı bir tarih kitabı doğrusu.
Okurken çok kızdım, sinirlendim. Kahramanımızın yaşadıklarına, yaşatanlara, çare olamayanlara ve pek tabii adalete. Zavallı insanların seyirlik idam için yaşadıkları telaşeye ise akıl sır erdiremedim.
Yüzyıllardır devam eden idam cezalarının her ülkede farklı yapılmasından tutun da tüm dünyadaki eşcinsellik tarihine kadar pek çok bilgi de vardı.
Eğitimin olmadığı ülkelerde toplumun gelişmesi beklenemez. Bu nedenledir ki toplum cahil, devlet daha da cahil... Konuşan, okuyan kitle ise siyasi suçlu. Nereden nerelere gelirken hala toplumsal gelişimimizi tamamlamadığımızı ne yazık ki üzülerek paylaşmak isterim. Medeni, demokratik, adil ve özgür yarınlara.
Kitabı çok beğendim. Takdir sizlerin. Keyifli okumalar dilerim.
SurnameAziz Nesin · Adam Yayınları · 1995933 okunma
Cesaret.. Çağımızın en eksik parçası. Zaman geçiyor, devir değişiyor ama çoğu kadın erkeklerin gölgesinde yaşamaya devam ediyor maalesef.
Sokağın tam ortasından yürümek mesela, hiç çekinmeden gülmek kahkahalarla, düşüncelerimizi hiç sakınmadan söylemek, bize etiket yapıştırmaya cüret edenleri haklamak ki hala anlayamıyoruz.. O daha üstün şu daha üstün diye bir şey yok, neden olsun ki?
Neden birbirimizi rahat bırakmıyoruz, bu kasıntı durumları neden yada bu sahip olma çabaları? Herkes kendi hayatına baksın, kendi hayatını yaşasın. Diyorken.. AŞK giriyor devreye.. İşte Furuğ’un güzelliği. Aşkı da en tutkulu şekilde anlatıyor, toplumsal haksızlıkları da, kadınlara yöneltilen olur olmaz söylemlere olan isyanını da.
İsteklerimiz ve tutkularımız yüzünden sürekli acı çekip duruyoruz. Bu; bir sevgili yüzünden bazen yada kendi yaşamına bakmadan başkalarını eleştirme hakkına sahip olduğunu düşünen kimseler tarafından olabiliyor, kimi zaman da kendi kendimize kendi içimizde çektirdiğimiz eziyetler yüzünden.
Herkes çok mu iyi biliyor neyin doğru yada neyin yanlış olduğunu? Şu günah şu değil, şu ayıp şu değil. Kimin sözcülerisiniz siz? Yada kimsiniz siz?
Peki ya Furuğ’un çektiği acılar?
Ah kadın olmak.. Ne zor. Hem başkalarıyla savaşacaksın hem kendinle. Hem başkalarına laf yetiştireceksin hem kafandaki o durmadan konuşan sese.
Ne olursunuz savaşıp durmayalım.. Sevmek varken, sevişmek varken. Sıcacık duygular varken, güzel şeyler varken, güzelliklerle sarıp sarmalanmak varken. Lütfen..
Orta Çağ’dan Rönesans’a doğru yaklaşırken; kadınların nasıl bir karanlıkla boğuşmak zorunda kaldıklarını ve verdikleri var olma, görünür olma ve anlaşılma mücadelelerinin içinde her türlü eril otoriteyi karşılarına almak zorunda kaldıklarını hemen hemen herkes biliyordur. Herkesin bildiğini sanıyorum, şu an 2023 yılındayız ve beklediğimiz bu