Dönemi eleştiriyor; çünkü geçtiği yerde, yani dönemin İngiltere'sinde kadınların tek bir düşüncesi varsa o da evlilik. Millet kafayı evlilikle bozmuş resmen. Yirmisine girip de hala evlenmemiş kızlar yerin dibine sokuluyormuş o dönemler evde kaldı diye. Evliliğin en önemli şartıysa varlıklı birisiyle evlenmek! Ne güzel, di mi !?
Jane Austen'in hiç evlenmemiş olduğunu düşünürsek baş karakteri Elizabeth Bennet üzerinden söylediği cümleler az çok kendi bakış açısını yansıtıyor diyebilir miyiz acaba? Bence deriz, ben derim yani. Özellikle Elizabeth'in bu para hırsına gülüp geçmesi ve mantıklı düşünce yapısı zamanının çok ilerisinde, günümüze daha yakın bir profil çizmesine sebep oluyor. Mantıklı insanın hali bir başka. Tamam, biraz inatçlık ve dikbaşlılık da var.
Su gibi akıp gidiyor bu arada kitap. Ne ara bittiğini anlamadım. Bunda kısa kısa bölümlerden oluşması da etkilidir tabii de ben özellikle Austen'in akıcı dilini çok beğendim.
Kitabın birçok film ve dizi uyarlaması var. Ben en son çekilen Pride & Prejudice'i izledim. Hem yönetmeni Joe Wright başarılı bir uyarlamacı hem de yönetmen oyuncu işbirliği konusunda Keira Knightley ile acayip bir uyum yakalamış haldeler.
En başarılı oyuncu olarak da Darcy rolündeki Matthew Macfadyen'i seçiyorum. Kitaptan çıkmış gelmiş adeta, çok başarılı. Kendisini de hiç tanımıyordum, böylece tanışmış olduk. İkinci olarak da Mrs. Bennet rolündeki Brenda Blethyn diyeceğim. O da en az kitaptaki kadar iyiydi bana göre.