Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bitkiler koku alır.
Eski Mısırlılar incirleri olgunlaştırmak için aralarına birkaç tane yarılmış incir koyarlardı; eski Çin'de ise armutları olgunlaştırmak için armut dolu ardiyenin içinde tütsü yakılırdı. Yirminci yüzyılın başlarında, Floridalı çiftçiler turunçgilleri kapalı alanlarda gaz sobası yakarak olgunlaştırırdı. Olgunlaşmayı sıcaklığın sağladığından emindiler, ki vardıkları bu sonuç mantıklı görünüyordu. Turunçgillerin yakınına elektrikli ısıtıcılar yerleştirip de meyvelerin olgunlaşmadığını görünce nasıl bir hayal kırıklığı yaşadıklarını tahmin edebilirsiniz. Sebep sıcaklık değilse, bu olgunlaşma sihrini yapan gaz sobası olabilir miydi? Öyle olduğu anlaşıldı. 1924 yılında, ABD Tarım Bakanlığı'nın Los Angeles şubesinde görevli bilimin sanlarından Frank Denny, gazyağı dumanında az miktarda etilen adı verilen bir molekül bulunduğunu ve herhangi bir meyvenin saf etilen gazına maruz bırakılmasının meyvede olgunlaşmayı başlattığını kanıtladı. Denny'nin deneyde kullandığı limonlar etilene karşı o kadar hassastı ki, havadaki küçük miktarda (yüz milyonda bir oranında) bir etilene bile tepki verebiliyorlardı. Keza Çinlilerin kullandığı tütsülerin dumanında da etilen olduğu anlaşıldı. Yani basit bir bilimsel model oluşturularak, meyvelerin dumanı içinde bulunan az miktardaki etilenin "kokusunu aldığı" ve bu kokuyu hızlı olgunlaşmaya çevirdiği ileri sürülebilir.
ATSIZ'DA ASKERLİK-ORDU-SAVAŞ-DİSİPLİN 31 Ağustos 1962 tarihinde çıkan Millî Yol dergisinin 31. sayısını elimize alınca, İzmirli Türkçü gençler olarak ne kadar heyecanlandığımızı hatırlıyorum. Orta sayfada Atsız'ın "30 Ağustos ve Türk Ordusu" başlıklı yazısı yer alıyordu. Yazıyı defalarca okumuş, birbirimize aktarmıştık. O
Reklam
7.cilt
1682. İbni Ömer radıyallâhu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bu sûretleri (resim ve heykelleri) yapanlar, kıyamet günü, ‘bu yaptıklarınıza can verin, haydi!’ diye azâb edileceklerdir." Buhârî, Büyû' 40, Bedü'l-halk 7, Nikâh 76, Libâs 89, 92 95, Tevhîd 56; Müslim,
Sayfa 182Kitabı okudu
Kadınların Seçme Haklan
Kadının siyasi yetersizliğine mantıklı hiç bir sebep yoktur. Bu konudaki kararsızlık ve olumsuz düşünce geçmişin sosyal durumunun can çekişen bir hatırasıdır. Hatırasından bahsettiğim düşünce, papaz düşüncesidir. San Pol diyor ki; "Erkeğe emretmeyi ve ona karşı güç kazanmak konusunda kadına izin vermem Kadın, sessiz kalmalıdır. Çünkü Adem başlangıç ve Havva sonradan var olmuştur.” İnsanların köklerinin cahili olan bu havari unutuyor ki erkeklere ilk öğüdü, ilk eğitimi veren ve onun üzerinde ilk analık güç ve etkisini kuran kadındır.
Doruğa ulaşmasına çok az kalmıştı, tatmin neredeyse oradaydı ve o tatminin muhteşemliği içinde boğulmaya hazırdı. Clay incileri daha da derine itmeye başladığında Julia onun adını sayıklamaya başladı. Sonra, sadece birkaç saniye içinde, o puslu köşenin ucunda acı ve- rici bir şekilde sallanırken, kolyeyi çekerek içinden çıkardı. İnciler vücudunu
Sayfa 46
Uraz sıkıntıyla önümüzdeki çamur deryasına baktı. "Buradan bir an önce çıkmamız lazım." dedi sıkıntyla, "Onlara bileğinin burkulduğunu söyle." dedi. Şaşkınlıkla kaşlarımı çattım. "Ne? Neden?" "Seni kucağımda taşıyabilmem için en mantıklı sebep bu olur." diye mırıldandı çok olağan bir durumdan bahsediyormuş gibi. "Beni neden kucağında taşıyasın ki?" "Hobi olarak.'' diye mırıldandı, sonra bana dönüp gülümsedi, "Yürüdükçe acıdan kıvrandığını kabullen artık 889. Bırak da yardımcı olayım." "Ağrım birazdan geçecektir. Şimdi bir ağrı kesici daha içerim." Uraz'ın etrafa bakarken burnundan güldüğünü duydum. "Ağrın geçtiğinde söylersin, o zaman kendin yürürsün. Anlaştık mı?" Aslında bu fikir ister istemez kabul etmem gereken bir fikirdi. Yürüdükçe canım yanıyordu, ağrımın geçmesi için vücuduma gerekli imkanı tanıyamıyordum. Uraz'ın kucağında geçireceğim bir on beş yirmi dakika bile ağrımın geçmesi için bana yardımcı olacaktı. Üstelik çok soğuktu ve onunla temas halinde olmak karnımın ısınmasını da sağlayacaktı.
Reklam
"İnsanlar mantıklı bir sebep bulamadığında kendi mantığının her zaman doğru olduğu kanaatine varır."
Sayfa 6 - Lapis yayıncılık
Muayenehaneye giriyoruz birlikte. O hala konuşuyor: "Çok masraf olacaksa, ben bunu değiştireceğim biliyor musun? Yani, niye dersen, şöyledir. Bana bunu iyidir diye verdiler, tamam mı? Öyle çıkmadı ama. Hastadır bu. Hiç bitmiyor hastalığı. Boşuna masraf edeceğime bunun yenisini almak daha iyi değil mi? Onun için söylüyorum. Yenisini almak daha iyidir." Kadını muayene ediyorum. Zayıf, kurumuş kalmış bir vücut. Muayene edilen bir başkasıymış gibi sakince, başı önünde bekliyor. Şikayetlerini açıklayacak mantıklı bir sebep bulamıyorum. Bir yandan da onu kurtaracak bir şeyler yapmalıyım diye düşünüyorum.
Cevap, sebepsiz davranabildiğimiz ve bazen sebepsiz hareket etmemiz gerektiğidir. Mantıklı olmak için, bazı durumlarda mantıksız davranmalıyız ya da daha doğrusu, mantık olmadan, yani davranışların her özelliği için bir nedene ihtiyaç duymadan hareket etmeliyiz. Eşek'in, yemek için açlıktan kaçınmak gibi yeterli bir sebebi var ve bu da hem sağdaki hem de soldaki balyayı yemek için mükemmel ve yeterli bir sebep. Hatası, balyalardan birini seçmek için bir sebebe ihtiyacı olduğunu düşünmesi.
445 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.