Dünyalar dönüp dururken, çiçeklerden bir toz bulutu gibi olsam, bilinmedik bir rüzgârın gün biterken havalandırdığı, alacakaranlığın uyuşukluğunun rasgele yere bıraktığı, daha geniş şekillerin içinde seçilmez olan bir bulut.
Derinlerde bir yerde isyan etmeyi sürdürüyordum, bir yanım kendim olmayı sürdürmek istiyordu, öteki yanımsa sevilebilmek için dünyanın gerektirdiği kurallara uyum sağlamak istiyordu. Ne zor bir savaş!
Aydın eve gittiğinde Deniz'i karşısında gördü.
Paşa'nın elini öpmüş, gülümsüyordu.
12 yıl sonra Paşa, o gün elini öpen çocuğu ipten almak için çabalayacaktı.
Deniz, ilkokulu bitirince Sivas'ta ilkokullar arası bir yarışmaya katıldı ve birinci oldu. Birincilik diplomasını zamanın Sivas Valisi Kadri Eroğan'ın elinden aldı. Vali, bu başarılı çocuğa bir de dolmakalem hediye etti.
12 yıl sonra o vali, elinden diploma alan çocuğu ipe göndermek için oy verecekti...
“Karışmış birbirine gecem ve düşüncem. Hayat buradan belkide bin kilometre güneyde bir yerde, bir kasım gecesinde, silah sesleri arasında denizi gören bir tepede bir yandan içki içerken bir yandan yanındaki kadına sarılmak yerine o tepenin altında ölümü seçmektir.”