Burası bir Ev. Yani adına öyle diyorlar. Hastalar kendini evinde hissedip, benimsesinler diye. Ama aslında burası bir akıl hastanesi. İçinde delilerin mi yoksa fazlasıyla akıllı olanların mı olduğu belli olmayan bir hastane. Tıpkı diğer akıl hastaneleri gibi.. Zaten Esin de tıpkı diğer hastalar gibi deli olmadığını biliyor ama neden onu orda tuttuklarını bir türlü anlayamıyor.. Bir kaç havalandırma dışında gün yüzünü bile göremiyor. Aynaya bakmayalı ne kadar olmuş bilmiyor çünkü yüzünü bile hatırlamıyor. Hatırladıkları şeyler basit. Ev’ deki ablalar, abiler, doktorlar ve diğer misafirler.. Gerisi hep aynı şeyler.. Rengarenk haplar, mavi oda daha da kötüsü diğer kimsenin giremediği koğuşlar. Esin oraya nasıl girdiğini sorguluyor sürekli. Dışarda en son ne olmuştu diye oturup düşünüyor. Hatırladığı şeyler bir yerden sonra kopuyor.. Bildiği tek bir şey var.. O deli değil.. Deliliğin tanımını da düşünüyor uzun uzun ama yine cevap bulamıyor Ev de oluşuna..
•
Yazarın kalemiyle ilk tanışmam. Çok beğendiğimi söylemeliyim. Etkileyici, akıcı, sade bir dili var ve anlatımı çok güçlü. Kesinlikle okuyun, keyifli okumalar