Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bakış şeklini değiştirirsen baktığın şeyin de şekli değişir. Max Plank
Ortaçağ, bir hakikate erişmek için düşünme ve fikrî bir çaba ; Rönesans işe güce erişme düşüncesi ve çabasıdır. Max Plank şöyle diyor: İlmin hakikate ulaşmasının gereği, birincisi iman, ikincisi ise takvadır.
Reklam
“Halton Arp, Seeing Red: Redshifts, Cosmology and Acedemic Seience (Montreal: Apeiron, 1998), s. 95. Amerikalı bir astrofizikçi olan Halton Arp, kuasarlar konusunun en önemli uzmanlarından birisidir. Ne yazık ki yıldızsal kırmızıya kayışın Doppler yorumunu açıkça sorgulamaya başlayınca kendisi hemen, en azından Birleşik Devletler’de istenmeyen adam ilan ediliverdi. Şimdi çalışmalarını Münih’teki Max Plank Astrofizik Enstitüsünde sürdürüyor. Kendisinin bu kitabı, gerçeği hayalden ayırmanın giderek zorlaştığı bir alanda yazılmış çok kıymetli bir kaynak oluşturuyor.” (Kadim Kozmoloji İrfanı s. 170, Wolfgang Smith)
Max Plank Enstitüsü' nün neurobiyologları, sinir hücrelerimizin, yeni yapılandırılmış kontak noktaları vasıtasıyla bilgi iletişimi yapabilmek için yirmi dört saate ihti­yaç duyduklarını keşfetmiştir. Öğrendiğimiz yeni bilgilerin yerleşmesi zaman alır. İlk sekiz saat içinde beynimizde ilk önce küçük dallar oluşur. Bunu takip eden saatlerde bu yapılandırmanın devam edip etmeyeceğine ve kalıcı olup olmayacağına karar verilir.
"Görünüşe göre Max Plank, Güneş tutulması verilerinin genel göreliliği doğrulayıp doğru olamayacağını görmek için sabaha kadar uyumamıştı." Einstein sonradan şaka yapmıştı, "Eğer genel göreliliği gerçekten anlamış olsaydı, benim yaptığım gibi gidip yatardı."
( Max Plank )Başarılarına rağmen, Naziler Almanya’da iktidarı ele geçirdiğinde “Yahudi bilimi” öğrettiği gerekçesiyle hor görüldü. 1938 yılında profesörlükten istifa etti. Oğullarından birinin Naziler tarafından idamına tanık oldu. Savaştan kısa bir süre sonra öldü.
Reklam
Almanya'daki Max Plank Enstitüsü uzmanlarınca yapılan araştırmaya göre "dedikodu, fikirlerimizi, kendi gözlemlerimizden bile daha fazla etkiliyor." Karakterin belirlendiği davranışı öteki davranış dışa yansımasından ayıran şey karakterin belirlediği davranışın şuurlu ya da şuur dışı psişik güçler tarafından harekete geçirilmesidir.
Max Plank tanıdığım en iyi insanlardan biridir. Ancak fiziği çok iyi anlamış değildi, zira 1919 Güneş tutulması sırasında bütün gece uyanık kalıp ışığın kütleçekimi alanı tarafından bükülüp bükülmeyeceğini görmeye çalışmıştı. Eğer genel görelilik kuramını gerçekten anlamış olsaydı aynen benim gibi, yatıp uyurdu.
Doç. Dr. Nurhan Özlü Sıcakkan
Tam da o sıralarda Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünü kurmak üzere Türkiye’ye dönen Prof. Dr. Mehmet Öztürk’ün (şu an Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Uluslararası Biyotıp ve Genom Enstitüsünde öğretim üyesi) Ankara Fen Lisesinde öğrencilerle moleküler biyoloji ve potansiyeli konusunda yaptığı söyleşi Doç. Dr. Özlü Sıcakkan ‘a kararını verdirmiş. Üniversite sınavında ilk 200’e, yaptığı tek tercihle de Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümüne girmiş. Üçüncü sınıfa geldiğinde Heidelberg, Max Plank Enstitüsü, Moleküler Hücre Biyolojisi ve Genetik Bölümünden Prof. Dr. Anthony Hyman’ın laboratuvarına staj için gitmiş ve bir projeye dâhil olmuş. Çalıştığı projede henüz çok yeni olan RNA bazlı gen susturma yöntemiyle 6 bin geni tek tek susturup yani işlevini bastırıp hücre bölünmesine olan etkilerini incelemişler. Bu çalışma Nature dergisinde yayımlanmış ve yazarları arasında henüz 3. sınıf öğrencisi olan Nurhan Özlü’nün ismi de yer almış. Lisans eğitimini Bilkent Üniversitesinde tamamladıktan sonra doktora yapmak üzere aynı laboratuvara dönmüş ve hücre bölünmesi ile ilgili araştırmalarına başlamış. Doktora çalışmalarında tamamen moleküler biyoloji tekniklerine odaklanmış. Nature dergisinde ikinci makalesinin yayımlanması da çok zaman almamış. Doktora sonrası çalışmaları için ise EMBO’dan (European Molecular Biology Organization: Avrupa Moleküler Biyoloji Organizasyonu) aldığı destek ile Harvard Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Timothy J. Mitchison’un laboratuvarına gitmiş.
Sayfa 60