Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Eski MI6 ve KGB ajanlarının birbiri arasındaki ilişkileri, menfaat çatışmaları, ikili oynayan ajan faaliyetleri.
Kısacası bir casusluk romanında olması gereken her şey var, ancak finali pek de iyi hazırlanmamış.
Yine de polisiye roman severlerin okuyabileceği bir roman.
Yaşanan patlamadan sonra okyanusta ölmek üzere iken kurtarılır Gökhan Birdağ. Ancak Özel Operasyonlar Dairesi dene bir örgütün Orta Doğu ile ilgili kanlı planları vardır ve Gökhan'ı piyon olarak kullanmak isterler. Gökhan bir şekilde akıl sağlığını korur ve Roma'da kendisini kurtarır. Yanında Lora Wilkins adında bir MI6 ajanı da vardır. Mert ile iletişime geçer. Bir sır vardır. Bu sır yüzünden Türk milletinin yok olması söz konusudur. Bu yüzden İtalyan istihbarat şefini kaçırır. Bu arada da İngilizler bir İtalyan denizaltını batırır. Ancak bir Amerikan destroyerinde lazer silahı vardır ve namlusu Mert'in Avusturalya'dan bindiği Roma uçağına çevrilmiştir. Keyifle okunan bir roman daha.
Son derece güzel bir casusluk romanı. Malko Linge yine şirketin bir işi için Brunei'ye gider. Sultan, Amerika'ya 20 milyon dolar hibe etmiştir ve bu para kayıptır. CIA istasyon şefi John Sadburn de kayıptır. Parayı çalıp kaçtığı düşünülmektedir Peggy Lee adlı bir kadınla. Ancak durum göründüğü gibi değildir. Peggy Lee, sultanın kardeşinin elinde esirdir ve işi planlayan MI6 istasyon şefi ile Sultanın yaveri Hacı Ali'dir. Ancak Malko'nun bunu ispat edebilmesi için saraya girmesi gerekmektedir. Eski dostu Mandy Brown ile görüşür ve Mandy, Sultanın kardeşi Mahmut'un gözdesi olur. Belgeleri eline geçiren Malko'nun çok az zamanı kalmıştır. Bu iş yüzünden pek çok insan ölmüştür ve Hacı Ali'yi kıskıvrak yakalaması gerekmektedir. Acaba bunu başarabilecek midir? Soluksuz okunan bir roman.
Son derece güzel bir casusluk romanı. Rusya'da Kafkas ordusunun cephaneliğinden 100 adet nükleer füze çalınır. Pek çok devlet bunun teröristlere satılacağını düşünmektedir ve bu yüzden BND, CIA, MOSSAD, MI6 ajanları Moskova'ya akın eder. Bunların içinde MİT ajanı Ertan Göreç de vardır. Bu arada emekli bir GRU albayı Yuri Dunayev kaza geçirir. Lenin'in Mangası adında darbeci bir örgüt hakkında pek çok şey bilmekte olan bu adam BND ile temasa geçmiştir ama kazadan sonra kızı Sonya irtibata geçer. BND ile anlaşamayan Sonya tesadüf eseri Ertan ile karşılaşır. Ertan'a güvenen Sonya beraber hareket etme kararı alır. Ama bu arada Rus gizli servisleri FSB, SVR ve GRU da boş durmamaktadır. Ertan, Sonya ve FSB müdür muavini Timoşenko Rusya'nın kaderini belirleyecektir. Silahlar nerededir? Ne amaçla kullanılacaktır? Darbe ne zaman yapılacaktır ve gizli servisler ortak çalışmayı kabul edecek midir? Olaylar sırasında birbirine yakınlaşan Ertan ve Sonya'nın hikayesi mutlu son ile bitecek midir? Soluksuz okunan bir roman.
İnsanlık hiçbir şeyden çekmedi, din savaşlarından çektiği kadar. İnanılan ALLAH hepimizin aynı ALLAH' ı değil mi? Hepimiz Adem ve Havva' dan olmadık mı? Rum, Ermeni, Türk ne fark eder ki? İnsana insanca yaklaşılmayan cehaletin kör karanlığı halen günümüzde devam etmiyor mu? Değişen ne var? Tamama; Pontus' un yitik kızı değil sadece. Nice yitik evlatlar var Anadolu' mda.... Ötekileştirmeden, din ve ırk farklılıklarını kan dökmek için bahane üretmeden bu dünyada yaşayabilmek için hepimize yer var....Kitabın 2-3 noktasında tutarsızlık olması dikkatimi çekti. Anlatımı mükemmel olmamakla birlikte; yazarı, gerçekleri çok daha net ve güzel anlatılabilirdi. Yine de okunması gereken bu kitabı okumanızı tavsiye ederim...
Okuduğum en eğlenceli kitaplardan biri. Çok farklı ama bir o kadar da bizden bir karakter karikatürize ediyor yazar. Tembel, yarı deli ama kendince kurnaz. Yeri geliyor hiç çalışmadığı halde kendini çok iş yapmış gibi gösteriyor, tüm ofisi babasının malı gibi düzenliyor. Yeri geliyor battaniyeden bayrak yapıp isyan çıkarıyor sonra da bir anda sıkılıp bırakıyor ve patronu tutmaya başlıyor. Ama tüm bunlar aslında kendi hayatındaki boşluğu doldurma çabası okurken arada bunu da anlıyorsunuz.
Kitapla ilgili yazım
kanvekuller.blogspot.com.tr/2015/03/alklar-...
Tolstoy,un bu kitabıyla tasvirindeki mükemmeliyeti,üslubundaki akıcılığı ve insanları tanımlayış şeklindeki gerçekçiliğini bir kez daha şaşırarak keşfediyorum.Lenin'i,Anna'yı,Kiti'yiVronski'yi,Dolli'yi bütün karakterlerle yan komşusu,ailesi,dostu fgibi yakından tanıyormuşçasınakusurlarıyla ve sahip oldukları fikirlerle bütün bütün realist olarak ele almış.Bu kitabın sadece aşk romanı olarak anılması taraftarı değilim aynı Zaman'da toplumu ,insan çıkarcılığını ve arayışı anlatır.Hayatta karşımıza çıkabilecek herhangi bir insanın yaşadıklarının düşünüş ve davranış şekline yansıtılırmışsın görürüz.Lenin ile içine kapanık,çalışmayı seven ,Tanrıyı arayan Ada'mı; karşıt karakteri olan Vronski ile yaşamına bağlı,dışa dönük Ada'mıve aşkın bu iki Ada'mda yer ediş şeklini;Anna Karenina ile Mutlu olmaya ve mutlu etmeye hazır ,melankolik,ihtiraslarına kurban giden kadını Kiti ile ise Karenina gibi aşkı arayan ve daha sonrasında İlahi aşka kavuşmuş kadını ve bu iki kadında aşkın farklı açılarda da olsa aynı şekilde yer ediş şeklini görüyoruz.Mutluluktan felakete ,felaketten mutluluğa giderken çakışan hayatları özümsüyoruz.Kitapta eleştirebileceğim herhangi bir nokta arayışına giriştim bu kadar mükemmel olabileceğine inanamayarak.eleştirecek bir nokta bulamadan sonuçsuz kalan çabamı mükemmel bir kitap kazandığımı içten içe sevinerek kendimi avuttum :)
İnanamıyorum...
Bu kitabı sıraya koyduğumda, önceki sıradaki kitapların bitmemesini çok istiyordum. Sıradan, kapak satan( kitabı hediye almıştım ve kitabı hiç araştırmamıştım) bir kitap olduğunu düşündüm ve kitabın 412 sayfa oluşu, sanırım okumamı psikoljik olarak hep öteledi... Kitabı elime aldım ve küçük bir araştırma yapınca, kitabın
Hikmet Kıvılcımlı'nın, günümüz Türkiye Soluna ışık tutan yayını, o süreçlerde Milli Demokratik Devrim stratejisini savunan Mihri Belli'ye ve sosyalist devrim stratejisini savunan TİP önderlerine yönelik 3 kitaplık eleştirisidir. Çoğu kişi, Hikmet Kıvılcımlı'yı MDD'ci olarak kabul eder. Ancak Kıvılcımlı, Demokratik Halk Devrimi'ni savunduğunu belirterek, Türkiye'de burjuva (milli) devrimin ilk ayağının Türkiye gibi tefeci-bezirgan varlığı bulunan bir ülke yapısına uygun bir biçimde gerçekleştiğini, ancak demokratik devrim ayağının gerçekleşmediğini ortaya koymaktadır. O zamanların Ak Aydınlık ve Al Aydınlık olarak ayrılan sahte Vatan Partisi, TKP(SİP) ve ÖDP'nin "nasıl bugünlere geldiğini" çok güzel yansıtıyor. Mihri Belli'nin teorik olarak "hurdaya çıktığı" eserde, ayrıca günümüz Marksist-Leninistlerinin de tutunması gereken tavrı çok güzel açıklıyor.
Oportünizm Nedir - Halk Savaşının Planları - Devrim Zorlaması Demokratik ZorlamaHikmet Kıvılcımlı · Derleniş Yayınları · 200816 okunma