Emir almaktan hoşlanan birisini tanıyor musunuz? Herhalde, hayır. Şu cümlelere bir bakın: “Sonra geri arayın!” “Bana hesap numaranızı verin!” “Bunu George’a sor!” Bu tür emir kiplerini duyduğunuzda içinizden kükremek gelmiyor mu? Bunun niçin böyle olduğunu hiç düşündünüz mü? Sabah uyandığınız andan gece yatana kadar geçen süre içinde sadece iki nedenden dolayı herhangi bir şeyi yaparsınız. Bunu bir düşünün. İnsanlar bir şeyi ya mecbur oldukları ya da istedikleri için yaparlar. Eğer bir şeyi yapmaya mecbursanız (yoksa sonuçlarına katlanmanız gerekecektir) yaparsınız. Yaparsınız ama isteksizce, içerleyerek ve direnerek yaparsınız. İnsan bir şey yapmaya zorlandığında bazen bundan büyük öfke duyar. Hatta acısını çıkarmak ister. Bir şeyi ancak isteyerek yaptığınızda gönüllü olarak harekete geçersiniz. O nedenle talimatları ricalar ya da öneriler şeklinde sunmak büyük önem taşır. Bir emri öneriye dönüştürmek, insanların zihinlerinde bir burgaç gibi işleyen mecburiyet çerçevesinden rahatlatıcı istek çerçevesine geçmesini mümkün kılar. İnsanlar talimatlarını sorular şeklinde ifade etseler kendinizi ne kadar rahat hissedeceğinizi düşünün. “Kendisi şu anda dışarıda. Sonra geri arar mısınız, yoksa bir mesaj mı bırakmak istersiniz?” “Bana hesap numaranızı verebilir misiniz?” “Bu projeden George sorumlu. Şu numaradan kendisini ararsanız size gerekli bilgileri verebilir.”
Yaratıcılığa ayak direyen , içimizdeki Lestrade'dır. Ama işte size iyi haber: İçimizdeki Holmes da çok uzakta değil. Ö rtülü önyargılarımız güçlü olabilir ama değişmez değiller ve ayrıca düşüncelerimizi bu kadar etkilemelerine de gerek yok . Alttaki resme bir bakın: Kaleminizi kağıttan kaldırmadan, çizdiğiniz çizgilerin tekrar üstünden geçmeden,
Reklam
Zihninizi bir adım geri gitmeye mecbur bırakmak zor iştir. Çözmek istediğiniz bir problemden uzaklaşmak, mantığa aykırıymış gibi gelir. Ama işin aslı, bu özellik , Holmes ya da diğer derin düşünürler için çok da kayda değer bir özellik değildir. Watson'ın bu özelliği bu kadar dikkat çekici buluyor olması (ve kendi ağzıyla bu özellikten yoksun olduğunu itiraf etmesi) ise, Holmes'un başarıya imza attığı çoğu davada onun neden çuvalladığını çok iyi açıklıyor.
“Üç türlü savaş vardır; askerî, ekonomik, sosyal savaş. Çağımızın ekonomik zaferinin birinci şartı, İstanbul’u Türkler’den almaktır. Her ne pahasına olursa olsun, İstanbul’u Türkler’den alacağız.” ... “Ümit ediyor ve inanıyorum ki, geleceğin harp okulu öğrencileri büyük bir imparatorluğu harakiri yapmaya mecbur bırakmak için, neden bu kıraç, beş para etmez kayaların eteklerinde sıkıştığımızı değerlendireceklerdir. Bu kayalıklar Osmanlı Sultanı’nın kara kalbine hançerin saplanacağı en ideal yerdir.” ... “Yalnız hançer henüz elini deldi ve yarasından yeni yeni kan akmaya başladı. Her gün ölümden kurtulmak için debeleniyor. Bir metre daha ilerleyemesek dahi, halifenin canı alınıncaya kadar, kanı bu kaba akıtılacaktır.”
General Hamilton'un notlarındanKitabı okudu
Yalnızlık Allah'a mahsustur diyerek her insanı evliliğe mecbur bırakmak, insanoğlunun geliştirdiği en büyük aldatmacalardan biridir. Nuh'un gemisine çiftler halinde bindik diye, tüm yolculuğu çiftler halinde yapmak zorunda değiliz.
" Yalnızlık Allah'a mahsustur diyerek her insanı evliliğe mecbur bırakmak, insanoğlunun geliştirdiği en büyük aldatmacalardan biridir. Nuh'un Gemisi'ne çiftler halinde bindik diye, tüm yolculuğu çiftler halinde yapmak zorunda değiliz. "
Reklam
315 öğeden 251 ile 260 arasındakiler gösteriliyor.