Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalnızlık Allah’a mahsustur diyerek her insanı evliliğe mecbur bırakmak, insanoğlunun geliştirdiği en büyük aldatmacalardan biridir. Nuh’un Gemisi’ne çiftler halinde bindik diye, tüm yolculuğu çiftler halinde yapmak zorunda değiliz.
"Yalnızlık Allah'a mahsus diyerek her insanı evliliğe mecbur bırakmak, insanoğlunun geliştirdiği en büyük aldatmacılardan biridir. Nuh'un gemisi'ne çiftler halinde bindik diye, tüm yolculuğu çiftler halinde yapmak zorunda değiliz. "
Sayfa 35 - doğan yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Kişinin attığı adımın,((intihar)) onun benliği için önem taşıyan başkalarına ifade edeceği anlam üzerinde yeterince düşünülmüş müdür? Onlar Ben'in ölümüyle ruhen veya madden kötü bir duruma düşmeyecekler midir? Meğer ki niyet tam da bu olmasın: Geride kalanların sırtına zorluklar yüklemek, onlar üzerinde uzun süre çıkmayacak bir iz bırakmak, onları ifa edilmiş bu ölümü anlamlandırmaya dönük conu gelmez bir çabaya mecbur kılmak. Çünkü tam da böyle bir ölüm, yaşayanları bitmek bilmez bir huzursuzluğa sürükler: Benim yüzümden mi? Neyi yanlış yaptım? Gözden kaçırdığım bir şey mi oldu? Ne yapabilirdim?
Inancınızı bir başkasına benzetmeye mi çalışıyorsunuz? Hiçbir zaman onun selamet ermesi için olmayacaktır bu; onu sizin gibi dert çekmeye mecbur bırakmak içindir.
Yalnızlık Allah ‘a mahsustur diyerek her insanı evliliğe mecbur bırakmak,insanoğlunun geliştirdiği en büyük aldatmacalardan biridir.Nuh’un Gemisi’ne çiftler halinde bindik diye , tüm yolculuğu çiftler halinde yapmak zorunda değiliz .
Yalnızlık Allah’a mahsustur diyerek her insanı evliliğe mecbur bırakmak, insanoğlunun geliştirdiği en büyük aldatmacalardan biridir. Nuh’un Gemisi’ne çiftler halinde bindik diye tüm yolculuğu çiftler halinde yapmak zorunda değiliz.
Reklam
Eğer insan yalnız bir kalbden ibaret olsaydı; bütün masivayı terk, hattâ esma ve sıfâtı dahi bırakmak, yalnız Cenab-ı Hakk'ın zâtına rabt-ı kalb etmek lâzım gelirdi. Fakat insanın akıl, ruh, sır, nefis gibi pek çok vazifedar letaifi ve hâsseleri vardır. İnsan-ı kâmil odur ki: Bütün o letaifi; kendilerine mahsus ayrı ayrı tarîk-ı ubudiyette, hakikat canibine sevketmek ile sahabe gibi geniş bir dairede, zengin bir surette, kalb bir kumandan gibi, letaif askerleriyle kahramanane maksada yürüsün. Yoksa kalb, yalnız kendini kurtarmak için askerini bırakıp tek başıyla gitmek, medar-ı iftihar değil, belki netice-i ızdırardır.(mecbur kalmanın sonucudur) Sözler - 495
396 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.