Evet, bağnazlık ve sapkınlık. Bunlardan ötürü tarihte başımıza gelmedik kalmadı, ama hala boş beleş bir hikayeye gözümüzü yumarak inanabiliyoruz.
Şimdi İslamiyet'te şöyle bir durum var: Son peygamberin Muhammed olduğuna ve son mucizelerin de onunla birlikte bittiğine inanıyorsun. Müslümansan bundan şaşmaman gerekiyor normalde.
Peki o zaman
İnsanların çalışıp çabalayarak bilgileriyle ürettikleri dışında mucize diye bir şey yoktur. Düşmanlarımızı püskürtecek, sefaleti ortadan kaldıracak, eğitim ve rafah ekecek mucizevi güçlere sahip herhangi bir Mehdi bulunmamaktadır. Mehdi, bizim tembelliğimizin adıdır, hatta bundan da fazlasıdır, mücadele edecek imkan ve araçlarımızın karşılaştığımız sıkıntılara nazaran orantısız kaldığı durumlarda, hissettiğimiz çaresizlikle gitgide daha fazla kapıldığımız boş hayallerimizin adıdır.
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Küçücük bir çocuk. Sürekli neşe içinde. Çevresini de neşesiyle, coşkusuyla etkilemektedir. Düşman askeri İzmir'de denize döküldüğünde sevincinden sabahlara kadar uyuyamaz. Karşısına bir bayrak dikip sürekli marşlar söyler. Bir gün arkadaşına "Kaçıp Ankara'ya gitsek..." der. Arkadaşı ise "İyi ama biz orada ne işe yararız ki?"
bir avuç sararmış yaprak gibi geçen yılın günlerini
değersiz anların ayakları altına teslim ediyorum
bir yığın yalan, pişmanlık
ve saçmalıkla dolu
ayık veya sarhoş anlar
ve geceleri sarhoşluk, göz yaşı ve unutulmuşluk dağının ardını
değerini yitirmiş ve kararmış bir avuç para gibi
parlatıyorum
(Mehdi Ahavan Salis)