On İki Hayvanlı Türk Takvimi'ne göre Yalpağan Yılı'nda olduğumuzun şerefine değerli arkadaşım Emre Bozkuş tarafından hazırlanan Fantastik Öykü ve Resim Seçkisine hoş geldiniz! Hazırladığı öykü ve resim seçkisine ad vermede yerli bir ad yerine Yerdeniz serisindeki yalpağanın adı seçerek Ursula Kroeber Le Guin'in eserlerine olan
Doç. Dr. Mehmet Ulukütük hocamın "Kesinlikle kitaplığınızda olmasını isterim." diyerek önerdiği bir kitaptı. Uzun zamandır kitaplığımda vaktini bekledi. Hocamın kitabı önerdiği konu bağlamında (Ahlak felsefesi) muhtevasını tahmin ediyordum ancak "isyan" ile bağdaştıramıyordum. Çünkü isyanı hep Hakk'a karşı olmak olarak barındırmışız zihinlerimizde. Okuduğumda anladım ki asıl isyan, Hakk'a karşı olana isyanmış. İnsan kendini ve hakikati ancak kendinden olmayana, batıla, yanlışa ve masivaya isyan ettiğinde bulabilirmiş.
Açıkçası çok zor, derin ve ağır bir kitap. Farklı dönemlerde tekrar okunmalı diye düşünüyorum ancak yine de ilk okuyuşumda dahi kazandığım bakış benim için çok özel ve çarpıcı oldu. Derin düşünmeyi sevenlere tavsiye ediyorum..
EFELYA ROMANI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ...
Film Yönetmeni Sinan Tabanlı yazdı...
Genk / Belçika
Arada su gibi içtiğim Kürk Mantolu Madonna'yı saymazsak eğer uzun zamandır Türk diliyle yazılmış bir roman okumamıştım, Mehmet Ağabey'in Efelya'sı elime geçene dek.
Ortalık herhangi bir moral çerçevesi olmayan sığ, karanlık tarafçı bohem
Yine bir aşk hikayesiyle geliyorum.
Burada reisin uzun yıllar boyunca çocuğu olmamaktadır. Birkaç kadınla birliktekiği olmuştur, artık ümidini kesmek üzereyken bir hanımı hamile olduğunu söyledi.
Çocuğu doğduktan sonra bir türlü susumamaktadır dışardan gelen güzel bir kadın kucağına alır ve aniden susar kadın bırakınca tekrar ağlamaya devam eder.
Kitap Serdar adlı arayış sahibi gencin yurt dışına göç etmek zorunda kalışıyla başlıyor. Sınırda tanıştığı İhtiyar ile kendi hayatına dair değişimler yaşıyor. İhtiyar ile muhabbetinden; kendi kültürüne/değerlerine ait destanlar, hikayeler, şiirler öğreniyor. Bunlardan büyüleniyor. Ve bu tanışıklıktan, İhtiyar'ın hayatına doğru gizemli bir yolculuğa çıkıyor. Buradan da kendi hayatına dair bir yolculuğa tabii ki de.
Kitabın sonuna doğru ise kitabın ismi ile paralel hüzünlü hakikat gerçekleşiyor.
Mehmet Uzun, merak ettiğim yazarlardandı. Bu kitap, okuduğum ilk kitabı. Fakat ilk yazdığı eserlerden biri olması hasebi ile midir, Kürtçe'den çeviri bir eserin aslındaki mânâ'yı tam yansıtamamasından mıdır bilmiyorum; kurgusu, dil ve anlatımı bakımından çok sağlam bulmadığımı söylemek isterim.
Sayacı çocuklar o uzun küfeleri sırtlanmış, yok mu eviniz, ananız, babanız? Çıraklık ediyorlar hayata. Olur böyle. Birileri gülsün diye ağlar birileri.
Raskolnikov'un, "Ben aslında o gün Kocakarı'yı değil, kendimi öldürdüm." dediği gibi, ben aslında o gün seni değil; kendimi kaybettim, yıllardır arıyorum. Nerede şimdi o neşe pınarı, gülüşünde güller açan adam? Bu yüzdendir, hemen her gün, beni bir ekmek kırıntısı gibi öpüp yol kenarına bıraktığın Cam Müzesi'nin önüne gidişim.
ah sen yoksun
öyle yoksun
uzun yoksun
hangi karanlıktan geçsem
dilimde ıslık oluyorsun...
M.Binboğa
EFELYA-3
(Dosya roman)
Serhat Akdeniz yazdı...
EFELYA ROMAN İNCELEME
Bugüne kadar belki kimse bu kadar iyi anlatamadı diye başlamak istiyorum. Adına "aşk" dediğimiz bu "ruhsarı yangın telepatiyi".
Okumaya başlayıp biraz ilerlediğinizde "abanoz ağacını delmeye çalışan bir ağaçkakan" gibi nefesinizi kesecek. Roman'ın
Samle Çağla yazdı...
EFELYA
"Ben ki sevdaların öksüz çocuğu
aşk dediğin kehribar bir hüzün boncuğu "
Geçen yılın ses getiren kitaplarından, Mehmet Binboğa 'nın, klasikle popüler olanı harmanladığı Efelya adlı romanı 407 sayfadan oluşuyor. Mühür Yayınlarından çıkan roman, gerek kapak dizaynı gerekse şekil bakımından oldukça albenili... Kitabın arka kapağında, şair ve denemeci Barış Erdoğan'ın etkili de bir tanıtım yazısı var.
Kitabın bir çırpıda okunmasının altında, akıcı bir dille yazılmış olması kadar, yazarın edebiyat tahsili yapmış olmasının, dolayısıyla dile hakimiyetinin de etkisi var. Binboğa, öğretmenlik mesleğinin verdiği açık seçik anlatımla, görece uzun paragraflarda bile okuru yormuyor.
Yazarın eğitimci kimliği, gerek metinde dikkat ettiği yazım ve imla kuralları gerekse paragraf oluşturmadaki dikkati, genç yazarlara ders niteliğinde.
Kısacası Efelya romanı için, güncelle klasik olanın kucaklaştığı, neo-klasik bir roman diyebiliriz.
Ekşi Sözlük'te bir okur, "İnsana anadilini sevdiren bir roman Efelya..." demiş. Ne kadar isabetli bir değerlendirme... Yüzlerce halk söylemi, aforizma tadında cümle var kitapta. Çok keyif aldım okurken.
Nitelikli her okurun kütüphanesinde bulunması gereken bir kitap Efelya. Çünkü bu roman, son 20-30 yıllık hayatımızın, teknolojiyle iç içe geçmiş ilişkilerin, değişen değer yargılarının başarılı bir aynası...
Bu kitapla bana büyülü dünyalar araladığınız için, teşekkürler Mehmet Hocam, elleriniz dert görmesin. Ne zamandır, bitmesine üzüldüğüm bir roman okumamıştım.
Samle Çağla