Haklısın diyorsun, ümitler boşa çıktı ama aslında bu neyi değiştirir? Ziggy Marley'nin şarkısındaki gibi adalet hâlâ tek sözcüklü bir dua değil mi? Tarih baştan başa gerçekleşmesi beklenilen, yitirilen ve yeniden yeşeren ümitlerden ibaret. Ve yeni ümitler yeni kuramlara yol açıyor. Ama büyük kalabalıklar için, cesaret ve sevgiden başka hiçbir şeyi ya da pek az şeyi olanlar için,
ümidin algılanışı farklıdır. Bu durumda ümit dişlerini geçirdiğin bir şeydir. Unutma bunu. Gerçekçi ol. Ümit dişlerin arasındayken yorgunluk vız gelir, ihtiyacın olduğunda direnme gücü bulursun; bu güç sayesinde olmadık yerde bağırılmayacağını, asla yakarmamak gerektiğini bilirsin. Ümidi dişleriyle yakalamış genç bir kızın ya da delikanlılın kardeşliği saygı uyandırır. Gerçek hayatta ümit beslemeyenler yalnızlığa mahkûmdur. Acınmaktan başka bir şey gelmez ellerinden. Ve geceyi kazasız belasız atlatıp yeni bir günü hayal ederken dişlerin arasındaki bu ümitlerin taze ya da yıpranmış olması önemli değildir. Bir kahve içsek mi?
Hemen yapayım.
Verandadan içeri giriyorum. İki fincanla -Türk kahvesi tabii- döndüğümde yerinde yoksun. Masanın üzerinde, seloteybi yapıştırdığım yerin hemen yanında bir kitap duruyor; içinde 1962'de yazmış olduğun bir şiir var.
çınar olsam dinlensem gölgesinde
kitap olsam okusam uykusuz gecelerimde içim sıkılmadan
kalem olmak istemem kendi elimde bile
kapı olsam iyilere açsam kötülere kapasam
pencere olsam perdesiz ve iki kanadı açık bir pencere ve
şehri soksam odama
söz olsam çağırsam haklıya doğruya güzele
söz olsam söylesem sevdamı yumuşacık.