Memleket meselesi
Aktörler için, oynamas en zor yer kendi memleketlerindeki tiyatrodur. Dahası, bütün akrabaların bir arada oturdugu bir odada, oyuncu ne kadar iyi olursa olsun orada kendini kaybederdi. Ben yine de oyunuma devam ettim.
Artık bu memleket ve millette, özgürlük ile irticanın(gericiliğin) mücadele ve çatışması bir hayat memat meselesi oluvermiştir. Özgürlüğün galip gelmesi hayat; gericiliğin baskın çıkması ise ölümdür. Bizi ölüme sürükleyenlerle bir arada yaşamak, onlarla iyi geçinmek olanaksızdır. Bunlara karşı var gücümüzle mücadele kaçınılmaz bir zorunluluktur. İşte bu haldeyiz, bu noktadayız, bu konumdayız.
Reklam
14 Mayıs 1914’te yeni Mebusan meclisi açılırken padişahın söylevinde iş kapalı geçilir; söylevde Osmanlı-Rus ıslahat anlaşmasının sözü geçmediği gibi orada padişah şunları söyler: “Umur’u vilayatın sıkı bir teftişe tabi tutulması, asayişin takriri ve iktisadın temini için elzem göründüğünden taksimatı coğrafiye itibariyle altı müfettişlik idaresi ihdas ve her mıntıkaya bir müfettişi umuminin tayini tasvip edilmiştir. Bu teşkilatın memleket için feyzdar olacağını ümit ederim.”
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Alfabeye eklenmesi gereken harfler:
05 Ocak 1934 tarihli Orhun'un 3. sayısındaki yazının başlığı "X Meselesi" dir. Alfabemize x ve w harflerinin alınıp alınmaması, o sıralarda gazetelerde tartışılmıştır. Bu vesileyle Atsız, alfabedeki eksikliklerden bahseder: "Bugünkü elifbemiz bugünkü Türkçe için çok eksiktir. Bazen iki sedayı bir tek şekille gösterdiğimiz için
Mükemmel bir Öngörü - 15.06.1950
Ezanın Türkçe okunması Atatürk'ün sağlığında, Atatürk'ün isteği ile kanunlaşmış olmasaydı da hâlâ ezan Arapça okunsaydı bugün ezan meselesi diye bir meselemiz belki de olmayacaktı. Bu konuda belki bugün düşündüklerimizi düşünmeyecektik. Ama ileriye doğru olduğundan şüphe etmediğimiz bir karardan geriye dönülünce iş değişiyor. Salt bir ezan meselesi olmaktan çıkıyor iş. Daha bir sürü geriliğin başlangıcı, daha bir sürü geriliğe göz yummanın bir işareti oluyor. Bu düşüncemizin doğru olup olmadığını anlamak için belki biraz beklemek gerekecekti. Ama ona da hacet kalmadı. Başbakan'ın demecini duyar duymaz sarıklar cüppelerle sokaklara uğrayan softalar düşüncemizin doğruluğunu çarçabuk ortaya koydu. Sarıkla cüppeyi de mühim saymayalım. Ama işin bu kadarla kalmayacağına da kalıbımızı basabiliriz. Daha neler olabilir diye düşünüyoruz da aklımıza şunlar geliyor: İşte Ramazan'a giriyoruz. Oruç yemenin kafirlik olduğunu düşünen kimseler tarafindan pekâlâ taça tutulabiliriz. O kimseler çoğalabilir. Kafirlik sayacakları işler oruç yemeden de ibaret kalmaz. Memleket yararına görmek istediğimiz işler bugün nasil komünistlik oluyorsa, o gün kolayca kâfirlik olur. Hep birden ayaklanırlar. Milli heyecan'ın yerini dini heyecan alır. Hükümet o heyecanı yatıştırmaktan âcizdir. Dini heyecan her istediğini yaptırmaya başlar. Sonu nereye varır bu işlerin? Görmek istemeyiz ama, herhalde çok kötüye.
Sayfa 279Kitabı okudu
Reklam
341 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.