Buz

Buz
@mentality_
9 Eylül
19 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Kitabı okurken altını çizdiğim satırları o an paylaşmak aklıma gelmediği için ilerleyen zamanlarda ara ara paylaşacağım.. -Manuelito bocalıyordu. Kadınlarla çocukların hayatını kurtarmak için teslim olacağını söyledi, sonra da sürülerini düzene koymak için kendisine üç aylık bir süre tanımalarını istedi. En sonunda açıkça yurdunu terkedemeyeceğini bildirdi." "Tanrım ve anam Batı'da yaşarlar, onlardan ayrılmayacağım. Üç ırmağı, Grande, San Juan ve Colorado'yu hiçbir zaman aşmamamız gerekir; bu, halkımın bir geleneğidir. Chuska Dağları'nı da terkedemem. Orada doğdum. orada kalacağım. Kaybedecek bir canım var, onu da diledikleri zaman gelip alabilirler, ama ne olursa olsun yurdumu terketmeyeceğim. Amerikalılara ya da Meksikalılara karşı hiçbir zaman yanlış bir davranışta bulunmadım. Hiçbir zaman soygunculuk yapmadım. Öldürülürsem; dökülen, bir suçsuzun kanı olacaktır." Herrero da ona şöyle dedi: "Ben senin için elimden geleni yaptım, verebileceğim en iyi öğüdü verdim sana; seni şimdiden ölmüş bilerek yanından ayrılıyorum."-
Reklam
"Amcaları aşıkları ayırdıysa o zavallının suçu ne? Hoş, sevdiğim bir atasözü vardır.'Dede erik yer torununun dişi kamaşırmış'.Yani bu tür kötü huylar aile üyelerine ve kuşaklara sirayet edebiliyor" "Benim de demek istediğim bu işte."
Sayfa 296Kitabı okudu
Kimi zaman yapılan iyilikten,bir kötülükten korkar gibi korkmalıydı insan..
Sayfa 285Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mari'nin Günlüğünden.
Bizi Atina'ya sürükleyen gemi bir anlamda kaderimiz.Kaderimizden farksız gemi artık lacivert bir gecenin içerisinde yol alıyor. Canım İstanbul çok uzağımızda artık.
Sayfa 45 - Artemis YayınlarıKitabı okudu
12 Eylül
Yakınındaki sandalyeye tutunup dengesini sağladı. Çekti, oturdu. "Vah memleketimin çocukları," dedi. Ekrandaki iblisin gözleri odayı kapladı, ağzını açtıkça oksijeni bitirdi. Koca ev, koca mahalle, tüm şehirleriyle koca memleket nefes alınamaz hale geldi. Hem de ne firtina, gencecik fidanları önüne kata kata, asa asa, eze eze, kıya kıya, vura vura... Sonraki günler daha feciydi, tam bir cadı avı başladı. Öyle ki İspanyol engizisyonu görse kıskanırdı. Zaten bizi kıskanmayan memleket mi vardı? Basiretsiz yöneticiler hep bu laflarla avuturdu kendilerini. Halkın da inanmasını beklerlerdi arsızca, yüzsüzce. Darülfünun'da talebeyken kütüphanede okuduğu kitapların arasında en çok etkilendiği, dehşete düştüğü konu buydu. Engizisyon mahkemeleri ve cadı avı.
Reklam
Reklam
38 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.