Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Onlar canlarını kaybediyorlar, annelerini, bebeklerini, babalarını kaybediyorlar ama biz çok daha fazla şey kaybediyoruz. Biz imanımızı, insanlığımızı, merhamet duygumuzu kaybediyoruz. Gazze’de bebekler, burada tüm insanlık ölüyor. Onlar peygamber’e komşular, cennet artık onların daimi yuvaları ve acı da çekmiyorlar ama bizim sonumuz ne olacak hiç bilmiyorum. Yine de Allah’tan merhamet göstermesini istiyorum sen bizi bağışla Allah’ım, kardeşlerimiz için elimizden gelen tek şey bolca dua başka da bir şeyimiz yok.🇵🇸🇹🇷
Merham ve Merhem
Üç günlük dünya, gidenin, kalanın ve yananın tuttuğu. Verilen her söz umuttu. Ben unutulmaya yüz tuttum. Göremedim ondan başkasını Sorma, sorma bu aşk nasıl.
Reklam
Bundan Daha Büyük Felaket mi Olur?...
Bir Müslüman için bundan daha büyük felaket var mıdır? Rabbani âlimler yok, sorduğu kimseler ilimsiz. Körü körüne fetvalarını alıyor ve sapıtıyor. Farz edin ki, adamın biri çarşıdan mantar almaya çıkıyor. Mantar satan adamın mantarı zehirli ama adam farkında değil. Alıp eve getiriyor ve ailesiyle beraber zehirli mantarı yiyiyor. Cahil birine gidip dini hakkında fetva alması, bu durumdan daha kötüdür. Rabbim bizlere merhamet etsin ve günahlarımızla bizlere muamele etmesin.
Dialog
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Kalabalıklar Hatıra Biriktirmez
Hudutları belirsiz, tanımsız bir ahaliyiz artık. Hangi yöne gitse kaybolan, hangi çenginin etrafında toplansa avuçları alkıştan patlayan şaşkın bir ahali. Gözlerimiz hırstan kan çanağı, ellerimiz kılıçsız, ellerimiz pudralara aşina. Yani biz Yunus’u anarken derviş, Hallac’ı anarken zalimiz; vurduğumuz serçelere suç buluyoruz. İçlerimiz darmadağın.
Zindanlara Protesto!
Utançla doğrulacak topraktan filizler, büyüdükçe tükürülecek etimize, kemiğimize. Anlayamayacağız; ey, bu toprakta büyüyenler! Sizleri eken bizlerdik, ne oldu da bizi beğenmezsiniz! Bastıracağız tüm öfke ve kinimizle, kendi kanımıza, kendi toprağımızda büyüyenlere. Ve düşüneceğiz kıt akıllarımızla, direneceğiz silahlar ve bombalarla;
Reklam
Kurtuluş yok, Bir belâ gibi başıma geliyorsun, Hoyratça çiçekler koparıyorsun.. Yalan yok, İmreniyorum çiçeklere, Ellerim özeniyor ellerine, Bir çiçek de ben koparıyorum, Merhamet dağlarından çığlar, Gözlerinden ben düşüyorum.. Öyle ya, ben her şeyi hakediyorum. Yazıklar olsun ki sen dahil değil.. Artık uyanmıyorum güneşi göğüsleyip, Uyumuyorum her insan gibi gece vakti.. Omuzlarımda baş diye bir enkaz taşıyorum, Baktığım her yere sen çöküyorsun sanki..
Gözler, gözler... Selma'nın gözleri... Gözler, içinde ya merhamet ya nefretin ışıldadığı bir kandildir; yahut tevekkül veya şüphenin tüttüğü... Bazen de ve çok defa sönük ve bomboş... Selma'nın gözleriyse, merhametle tevekkülün renklerini ela bir bal damlasında toplamış (...) Bir gün elimde büyükbabamdan kopardığım bir lira çeyreği, Selma'nın karşısına dikiliyorum: Bak elimde ne var! O da bana ısırılmış bir elma uzatıyor ve "İşte" diyor; "bende de bu var! Ben de sana bunu vereyim. Biraz ısırdım ama ziyanı yok." (N.F. KISAKÜREK/Kafa Kağıdı)
Dinden Soğutan Dindarlık Krizi Bir dindarlık düşünün ki; partisinde, vakfında, derneğinde ve dergâhında büyük bir mücahit gibi görünüyor ama evine döndüğünde ahlaksız bir insana dönüşüyor. Nezaketsizliği, kırıcılığı, kabalığı, merhametsizliği kendi eşini ve çocuklarını bile kendisinden uzaklaştırıyor. Dışarıdaki o mücahitten evdekilerin payına
Baktın, yeryüzünden merhamet yok Sürül gökyüzüne, savrul uçan kuşlarla Dinmesin hiç neşen, dinmesin neşeyle öfken Darılmasın, açan gül, batan güneş ve tadı kaçan hayat Sen sürül, onlar neşeyle dolsun Hayat bu, bir süre sonra yaşam denen keşmekeş Acı hatlarıyla son bulsun! D.p
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.