Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eylül Ayı (2019) Hikaye Etkinliği (5-30 Eylül 2019)
Seçilen Ölümler Bir anons üzerine olay yerine giderken , olay faillerinin tanıdığım insanlar olduğunu bilmiyordum. Ama o, kendisi için geldiğimizi biliyordu. Sokağın başından kalabalığın uğultusunu duyuyor, dikkatlice dinleyince yaklaştıklarını işitebiliyordu. Yaklaşıyorduk. Onu vazgeçirmeye geldiğimizden adı gibi emindi. Zamanı
Kalbimizin Tadı Güzel Olsun
Hayatımı kendi ruh haline göre bana ithaf ettiği cümleler içerisinde geçiriyor olmak pek eğlenceli.. Kimin mi tabii ki de annemin. Babama sinirlendiği zaman evime gelip '' ne yapacaksın kocayı ohh en rahat sensin '' demesinin ardından babam ile ikinci bahar moduna geçince de '' ahh kızım çocuklar da gidecek, bizler bugün var yarın yokuz nasıl geçecek ömrün tek başına '' diye ağıtlar yakan annem.. Bir yandan yaşam sevincim olurken diğer yandan göğüs kafesimi genişleten, dostluğu ve varlığı ile merhamete, aşka ve geleceğe dair umudumu arttıran, bir çift güzel söz, bir tutam tebessümü ile gecemi mehtaba çeviren annem. Her ne kadar ilk evlat olmanın verdiği mecburiyet sebebi ile erken büyümek zorunda olan kızların kaderini yaşamış olsam da; Rahatlıkla içimi dökebilme güvenini bana verdiği, yaptığım tüm hatalarıma rağmen doğruları ne beni ne de dizini dövmeden anlattığı için gerçekten çok şanslıyım. Hiçbir şey yolunda gitmiyor sanıyoruz ya, değmiyor uğruna yorulduklarımız emin olun...Dünya yalan olduktan sonra; düz olsa ne yuvarlak olsa ne... Gülmeyi, sevmeyi öğretenlerimiz eksik olmasınlar etrafımızdan..
Reklam
İnsan insana muhtaçtır. Evvela sevmeye. Bazen ufacık bir dokunuş, bir bakış, tebessüm, insana dair iki kelâm dâhi onu tekrar diriltmeye, yarasına merhem olmaya kâfidir. İnsan bazen ona uzanacak eli bekler de durur. O merhamete, sadeliğe hayran olur. #gönüldağı
Büyük Kurban
sen varken ben günaha inanmadım hiç olup biten şeyler var bir de feci pişmanım kal yanımda çöl hala yağmur yağmasın köprü koydum aşımız hep dinamit kokuyor bu şehri ellerinle düzeltemezsin kovan yasta kraliçe vefat etti az önce çiçeklere bu durumu anlatamazsın bir tren bir tünele girer sonra kaybolur ellerin dert görmesin durma beni yağmala durma
Bağışla...
Bir yandan yaşam sevincim olurken diğer yandan göğüs kafesimi genişleten, dostluğu ve varlığı ile merhamete, aşka ve geleceğe dair umudumu arttıran, bir çift güzel söz, bir tutam tebessümü ile gecemi mehtaba çeviren
Nur-AL
Nur-AL
özür dilerim..
Öylesine korkunç bir kalabalıktı ki bu hiç birinin yüzünde merhamete dair en ufak bir iz bile yoktu.. Adeta taş gibiydiler. Yıkım gücünün ne derece olduğu bilinmeyen, yürüyen taşlardı onlar. [Charles Dickens / İki Şehrin Hikayesi]
Reklam
Ağıtlar Kitabı Ermeni Kilisesi’nin bağrından çıkmış olsa da sadece onlar için değildir. Grigor’un mesajı her kuşaktan bütün insanlığı ilgilendirmektedir “İnleyen bir yüreğin sesi, iç çekişleri ve kederli feryatlarını, Sana sunuyorum, ey Gizleri Bilen, Zihnimin tereddütlü meyvelerini Kederli canımın ateşinde yanan lezzetli bir kurban
kızımla evlenmeden önce, üç şartımı yerine getireceğine söz vermelisiniz”. Hasan sevdiği kızın eline dokunabilmek için her şeye söz vermeye razı idi. Dedi ki; “Evet, elbette. Şartlarınız nelerdir?" ■“Diline, eline ve beline sahip olmaya söz vermelisin. Söz veriyor musun?" "Evet, söz veriyorum". Ve Hasan evlendi. Sevdiği bir kadınla evlenen, zengin bir yaşam süren herkes gibi, hayattaki en mutlu İnsan olduğunu hissediyordu. Günün birinde Hasan ve karısı geç saatlere kadar uyurken, kapılan çaldı. Hasan o anda bîr yatırımla ilgili olarak buluşması gereken kişiler olduğunu hatırladı. Karısına dedi ki “Sevgilim, bir iş randevusu vermiştim; ancak şimdi bununla uğraşmak istemiyorum. Kapıdaki adamlara evde olmadığımı ve onlan öğleden sonra göreceğimi söyler misin?"Karısı şaşırmışa: “Ne? Bu adamlara ne söylememi istiyorsun?" Sabırsızlanan Haşan tekrarladı, "Onlara dışanda olduğumu ve onlan ancak öğleden sonra kabul edebileceğimi söyle! Karısı, hayal kırıklığına uğramış bir şekilde, çabucak giyindi ve odadan çıktı. Aradan bir süre geçti ve karısı geri gelmeyince Haşan onu aramaya, gitti. Babasını ziyaret etmeye gitmiş olabileceğini düşündüğü için kayınpederinin: evine gitti. kızgın bir şekilde “ilk sözünü tutmadın! Daha da kötüsü yalnızca kendi sözünü tutmamakla kalmayıp, kızımdan bile senin İçin yalan söylemesini istedin. Bu affedilemez bir davranış!" Hasan yalvardı, özür diledi ve bunun bir daha asla olmayacağına dair söz verdi. Kayınpederi merhamete geldi ve kızı da geri dönmeyi kabul etti Kışa süre içinde her şey normale döndü.
Kalp, Nefs ve Ruh
Kalp, Nefs ve Ruh
"Öylesine korkunç bir kalabalıktı ki bu hiç birinin yüzünde merhamete dair en ufak bir iz bile yoktu.. Adeta taş gibiydiler. Yıkım gücünün ne derece olduğu bilinmeyen, yürüyen taşlardı onlar."
Charles Dickens
Charles Dickens
"Biz Başkalarını Kendimiz Gibi Biliriz. "
“Yirminci yüzyılda bir veli” olan Ahmed el-Alavi hazretleri, “Kibirliden rahatsız olan da kibirlidir” der. Aynı şey. Kibirlinin kibri, o hususiyete olan aşinalığımızla belirginlik kazanır. Bizde eğer kibrin esamisi okunmuyor olsaydı, kibirlideki kibri tanıyamazdık. Daha doğrusu, tanısak bile o kibir bizde bir gerilime yol açmaz, belki merhamete
Reklam
RAMAZAN-I ŞERİFE DAİRDİR [Birinci kısmın âhirinde şeair-i İslâmiyeden bir nebze bahsedildiğinden şeairin içinde en parlak ve muhteşem olan Ramazan-ı Şerife dair olan bu ikinci kısımda, bir kısım hikmetleri zikredilecektir. Bu İkinci Kısım, Ramazan-ı Şerifin pek çok hikmetlerinden dokuz hikmeti beyan eden "Dokuz
"Bazen inancımı kaybediyorum; bütün insanlığa, evrene, tabiata, demokrasiye, adalete, liyakate, merhamete, maneviyata, ahlaka, sevgiye, dinlere, değerlere, insanlara, aşka ve güzelliğe dair her şeye... İşte o zaman kendimden gerçekten korkuyorum...”
Müslüman bir kadın feminist olabilir mi?
#34003893 İetisinin altına yaptığım yorum şurda dursun. 😊 Çok güzel bir söyleşi teşekkür ederiz. Konuya dair bende bir kaç kelam etmek isterim. Aslında toplumsal bir kadın hareketi olarak bakıldığında feminizm kulağa melodik ve hoş geliyor. Yapılan analizler, ortaya konulan somut örnekler, kadının günlük hayatın
Merhamet, insanı başkalarına iyilik yapmaya yönlendiren acıma duygusu olup bütün yaratılmışlara sevgiyle yaklaşmak, onları kötülüklerden korumak ve kurtarmak, zor durumlarında onlara yardım etmek, acımak, affetmek ve bağışlamak anlamlarına gelir. Tabiidir ki, Allah'ın merhameti sonsuzdur. Dünya üzerindeki bütün canlılar, Allah'ın rahmeti sayesinde varlıklarını sürdürebilmektedir. Allah, insanların dünya ve ahirette mutlu olmaları için ilahi kitaplar ve peygamberler göndermiştir. İşte bunlardan Hatemü'l- Enbiya olan Hz.Muhammed (s.a.v) için Allah'u Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:“Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiya 21/107) Hz. Peygamber'in âlemlere rahmet olması, onları karanlıktan aydınlığa çıkarması, cehaletten bilgeliğe, farkındalığa, insan olarak eşitliğe, ahlâkiliğe ve erdeme, merhamete ve doğru bilgiye ulaştırmasıdır
Hepimiz çırılçıplak bir bebek olarak geldiğimiz bu dünya'ya, Renkler, ırklar,dinler,bayraklar ve ahlak kurallarını yarattık kendi kendimize,bunların tapılmasını ve korunması gerektiğini düşünüp birbirimize savaşlar açıyoruz, öldürüyoruz,kırıyoruz.Nefret,öfke ve kötülüğe dair ne varsa içimizde besliyoruz.İnsanların sokakta atom parçalarına dönüşmesinden çok, iki gencin açık alanda öpüşmelerine ,sarılmalarına daha çok tepki gösteriyoruz .Çünkü bunlar sevgiyle oluşan şeyler ve bizler sevgiye, sadakate ve merhamete karşıyız. Kirli düşüncelerimiz ölümü daha da güzel kılıyor. Hepimiz hastayız bir doktorumuz bile yok"... Erhan bulut
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.