"Hoşça kal. İşte sırrım. Çok basit bir sır. İnsan sadece yüreğiyle hakikati görebilir. Asıl görülmesi gerekeni görmek için göze ihtiyaç yoktur. Göz kapanmadan gönül açılmaz."
Ilık yaz akşamlarında kasabadaki kaldırım taşlarında karşılardım geceyi..
Ve yeni bir geceyi
Ve yine sen geliyordun aklıma...
Elimde parmak uçlarıma tutuşturulmuş bitmeye yüz tutan bir sigara izmati.
Diğer sigara dalını ateşlemek için kor gibi yakıyordu tütünü...
Varlığına şükrettiğim zamanlar göz perdeme mıhalanmışken
Yokluğunda kendimi bulamadığım zamanlarda peydahlıyordum aşkımı...
Hasretin çoğalmış
Öfkeyle yağan yağmur misali akıyordu yaşlarım göz pınarlarımdan önüme serili asfalta...
Saklıyordum seni senden...
Tek bir zerreni bulamaman için yüreğimde
Senin bulabileceğin her köşenin üstünü örtbas etmiştim içimde...
Alevi söndürmeye çalıştıkça harlayan bir ateş ciğerimi teslim almıştı
Susuyordum...
Susuyordun...
Yara bere içinde bırakılmış bir hayatta,
Herkes kendi aşkının bedelini ödetiyordu kalbine...
Teninde gezinmek için yanıp tutuşan dudaklarım serseme dönmüş
Dilimin ucundan çıkan bir iki kelimeyle bastırmaya çalışıyordu gecemi...
Senden kaçtığım bu kasabada yine kararıyordu hava
Lekeliydi yüreğim...
Mavi gökyüzünün altında
Mavi denize dalıyordu ömrüm...
Ve bir geceyi daha tüketiyordu hayat
Göğsünde sabahlayacağım bir geceyi daha çalıyordu geleceğimden...