Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
Yazarlar; meteorlar, gezegenler ve sabit yıldızlar olarak sınıflandırılabilirler. Bir meteor bir an için çarpıcı bir etki yapar. Yukarıya bakar ve "Orada” diyerek bağırırsın ve ardından sonsuza dek görmezden gelirsin. Gezegenler ve gezgin yıldızlar daha uzun bir süre kalırlar. Genellikle sabit yıldızların ışığını yansıtırlar ve daha önceden tecrübe edilmemiş halleriyle hayrete düşürürler; ama bu sadece yakın olmalarındandır ve bulundukları yerdeki verimlilikleri çok uzun süreden beri devam etmekte değildir; hayır, verdikleri ışık sadece yansıtmakta olduklarıdır ve etki alanları sadece yörüngeleri ve çağdaşları arasındadır. Etkileri bir değişiklik ve bir hareket için ve ancak birkaç yıl anlatılacak bir dönem içindir. Sabit yıldızlar gökyüzündeki yerlerini sürekli olarak güvenle koruyanlardır; kendilerinden olan bir ışıkla parıldar, etkilerini bugün de dün olduğu gibi sürdürürler, genellikle çok yıllar öncesinden bu yana bu yeryüzündekilerce ışıkları görülebilmektedir.
Sabıka
SABIKA Hangi suçun kaydı yapılır uçan kuşlara? Hangi kelepçe bulutlara paslı zincir? Hangi sevdaya daha fiyakalı af çıkar? Genel af diye yazar mı gazeteler anne?
Reklam
Uykum mu hafif, kütlem mi ağır belli değil. Yoruluyor, ateş alıyor, kül oluyorum bahçelerin yanıbaşında... Dağ başlarında kar taneleri, Ay ışığında krater gölleri, Uzay boşluğunda yıldız kümeleri mi oluyorum durup dururken... Ölüm kol geziyor Galaksiler arasında durmadan sorti yaparak, Çarpışıyor meteorlar çarpmaya hazır harakiriler yaparak...
saat 12.22, kapı kapalı i. nin söylediği şey büyüyüp duruyor ağzımın içinde, dişlemek faydasız, yutmak mümkün değil. o buna dayanıyor, ben zorlanıyorum. o dayanmakla mükellef olduğunu düşünüyor, mükellef olmanın ağırlığından mesut _bilhassa diye bastırıyor, bilhassa mesut_. içine aldığı ss ile esnekliğe ulaşan sözcük bir şekilde rahatlatıyor
Meteorlar dünyaya inerken
Mart ayındaki zampara kediler gibi yanarlar hedefe ulaşıncada 2 snyede bitek itme çekme işle gibi hemen sönerler.
Kaldırım Taşı*
Sene 2024.Bir kandil sabahı. Henüz asıl kalabalığı trafiğe çıkmamış bir köy vardı. O köyde başımdan geçenlerin şimdiki zamanda içimdeki yeri... Muhtarlar, mahalleliyi fazla ciddiye alıyor. Bakkallarsa muhtarları... Hâlbuki bir kaldırım taşı var hepimizin ayağına takılan. Muhtarlar, bakkallar, mahleliler... O kaldırım taşı bir girinti, bir
Reklam
İnanın Coğrafya çalışıyorum :)
Seni ilk gördüğümde aysbergler gibi donakaldım buğday başakları gibi sari saçların imbat rüzgarında dalgalanıyordu. Büyük okyanusun tabanındaki Mercanlar senden daha renkli olamazdı, Elazığ vişnesi bordo mermeri kadar göz alıcıydın. atmosfer gibi kuşattın beni oksijenim oldun. Zeytin yeşili gözlerin bir girdap gibi çekti içine. Yörüngene girmiştim
Korkuyorum Korkuyorum fotoğrafından. Bana bakıyor, nereye baksam oraya bakıyor Gözlerimden giriyor, beynimde yer ediyor. İki tren hızla çarpışıyor, beni öldürüyor, En çok beni öldürüyor Dev dalgalarda boğuyor Sonrasında başka güneş doğmuyor.
Kainatta bir düzen vardı. Yıldızlar,karadelikler, galaksiler,meteorlar,uydular hepsi bir düzenin içindeydiler.Galaksiler kendi ekseni etrafında dönüyordu.Kimse kimsenin sınırını aşmıyordu. Sıkıldım dönmekten diye görev ihlali de yoktu. Bir düzen vardı işte. Mevsimler sırasını şaşmadan birbirini takip ediyordu. Ağaçlar yazda yaprak dökeyim
119 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.