Her geceden sonra, kendimizi yeni bir günün karşısında bulduğumuzda, o günü doldurma gerekliliğinin gerçekleştirilmez oluşu içimizi ürküntüyle doldurur; ve ışık içinde nerede olduğumuzu şaşırmış bir halde, sanki dünya az önce sarsılmış ve kendi Yıldızını icat etmiş gibi, bir teki bile zamanın dışına çıkarmaya yetecek olan gözyaşlarından kaçarız.