Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
1920'lerin son yılları. Yüksek Muallim Mektebi'nden beş talebe ileride dizinin dibinde çalışmayı da hesaba katarak/umarak, şöhreti genç yaşta âfâkı tutmuş Fuat Köprülü'nün Darülfünun’daki odasına gidiyorlar. Abdülbaki Gölpınarlı, Pertev Naili Boratav, Kara Ziya (Ziya Karamuk), Orhan Şaik Gökyay, Nihal Atsız. Hangi dilleri bildiklerini soruyor üstad. Kimi İngilizce kimi Fransızca diyor. Orhan Şaik hocanın bildiği herhangi bir yabancı dil yok ama menfi cevap verirse reddedilir korkusuyla Almanca diyor... Bir ay sonra herkese tercüme etmek üzere beyan ettiği yabancı dilden bir makale. Orhan Baik Bey'e de Schacht'ın fıkıhla ilgili Almanca bir makalesi isabet ediyor. "Almancayı ve müellifin adını bilmediğim bir tarafa fıkhı da bilmiyorum. Yollara düştüm, gecemi gündüzüme kattım, hocalara sordum sözlüklere baktım, makaleyi tercüme ederek teslim ettim. İki ay sonra yine tercüme edilmek üzere Almanca bir makale daha vermesinden anladım ki hoca tercümemi beğenmiş! Almancayı öğrenmeye öyle başladım. Sonra Ahmed Paşa Divanı, sonra Kutubnâme. İkisi de yazma. Tez olarak bir Arap şairinin divanını çalıştım. İsmail Saib (Sencer) Efendi'ye, Şerafettin Yaltkaya'ya taşındım durdum. Arapçayı da böyle öğrenmeye başladım. Diğer arkadaşlarım da öyle. Bizi böyle yetiştirdi. Sonradan bazı sözler çıktı: 'Köprülü talebelerini istismar etti, onları çalıştırdı, kendi adıyla kitap yazdı' filan. Çocuklar, ben onun istismar ettiklerinden yani yetiştirdiklerinden biriyim. Keşke daha çok istismar etseydi!"
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren din, dinin istediği şekilde değil Kemalist idarenin arzusuna göre ve izin verdiği kadar anlatılmıştır, bu yüzden Kur'an'ın bazı bölümleri -özellikle de toplumsal yaşamı düzenleyen emir ve yasakları- sansürlenmiştir. Mesela Muallim Abdulbaki (Gölpınarlı)'ya ilkokul 3, 4 ve 5. sınıflar için hazırlatılan "Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri" isimli eserin talimatnamesinde şu yazılıdır: "Yalnız tarihi hakikatler söylenecek, mucizelerden ve harikulade menkıbelerden bahsolunmayacaktır."
Sayfa 106 - Muallim Abdulbaki (Gölpınarlı}, Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri, s. 9-13.Kitabı okudu
Reklam
Gelin soralım canlara sûretinden n’oldu gider Dün gün seninim der iken sebep neyi buldu gider Acep değil gider ise sûreti terk eder ise Yanlış yalan gıybet değil dosttan haber geldi gider Hani onun mülk ü malı terk eylemiş cümlesini Ol pâdişah dergâhına hemen amel aldı gider Öyle ki dost olmuş idi ol işler düzülmüş idi Belli bilin can sûretin sakalına güldü gider Eyler idi satı-pazar bir pul için gene bozar Olmuş bu dünyadan bîzar yensiz gömlek giydi gider Bini değer bini gider buyruk böyle geldi meğer Kim ola dünyâya doyar peymânesi doldu gider Erte gece söylemişler Hakk’ı bulalım deyiben Yunus aydır miskin olan Hakk’ı bunda buldu gider
Sayfa 78
Kemalist idare dinlerin hepsine insanla­rın cehaletleri ve korkuları neticeleri sonradan uydurulmuş sosyal kurumlar olarak bakar. Ciltler dolusu tefsir, hadis şerhleri, İslam tarihi çalışmaları olan yetkin kişilerin bu durum hakkında tek kelime etmemeleri çok garip. Yine Kemalist ideolojinin yaratıcı­yı dışlayan evrimci anlayışının, ilahiyat
Bini değer bini gider buyruk böyle geldi meğer Kim ola dünyâya doyar peymânesi doldu gider Erte gece söyleşirler Hakk’ı bulalım deyiben Yunus aydır miskin olan Hakk’ı bunda buldu gider
Can bir ulu kimsedir beden onun atıdır Her ne lokma yer isen bedenin kuvvetlidir Ne denli yer isen çok ol denli yürürsün tok Cana hiç assı yok hep sûret maslahatıdır Bu can ni’meti hani gelin bulalım onu Asayiş kılan canı evlîyâ sohbetidir Sohbet canı semirdir hem âşıkın ömrüdür Hak Çalab’ın emriyle erenin himmetidir
Reklam
HASAN ALİ HESAP VERMELİDİR Bugün Türkiye’de bir Hasan Âli meselesi, daha doğrusu millete hesap vermeğe mecbur bir Hasan Ali vardır. Maarif Vekâletindeki sekiz yıllık icraatıyla umumun nefretini üzerine çeken bu adam gazete tenkitleriyle, mizahî hücumlarla ve kuşa çevrilmekle yaptıklarının hesabını vermiş sayılamaz. Gizli veya açık ikazlara
Matematiğin Özelliği Malumdur ki ele alınan her konunun yani objenin, olgunun, sürecin bir biçimi bir de içeriği vardır Aynı şey matematik için de geçerlidir. Onun biçimini geometri, içeriğini aritmetikte buluruz. Buna göre geometri hareket, süreklilik, değişirlik, zamanlılıktır. Buna karşılık aritmetik durallık, süreksizlik, değişmezlik,