Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Muazzam betimleme
Akdeniz kıyılarında toprak da deniz gibi köpürür. Çiçeğe durmuş turunç, portakal, limon bahçeleri de deniz gibi köpürür, denizin üstünden ağır ağır yükselerek, ışık doldurulmuşcasına şişerek göğe ağan ak bulutlar da köpürür.
Serhat Akdeniz yazdı... EFELYA ROMAN İNCELEME Bugüne kadar belki kimse bu kadar iyi anlatamadı diye başlamak istiyorum. Adına "aşk" dediğimiz bu "ruhsarı yangın telepatiyi". Okumaya başlayıp biraz ilerlediğinizde "abanoz ağacını delmeye çalışan bir ağaçkakan" gibi nefesinizi kesecek. Roman'ın
Reklam
Bu ne muazzam bir betimleme..
Verimli Anavarza toprağı yılda üç kez ürün verir. Kara, yağlı, rahat ve doğurgan olan bu kütür kütür topraktan yılın her gününde başka türlü bir bitki fışkırır. Her bitki iridir. Başka topraklarda biten aynı bitkilerin iki, üç, beş misli olurlar. Çiçeklerinin, yeşilden patlamış otlarının, ağaçlarının renkleri de başkadır. Yeşilse yeşili billur yeşili, sarıysa sarısı sapsarı, kehribardır. Kırmızısı yalım yalım kıvılcımlanarak parlar, mavisi bin misli. Böceklerinin, karıncalarının, kelebeklerinin, kuşlarının kanatları, kabukları, sırtları görülmemiş, büyülü binbir renk içinde yalp yalp eder. Böcekleri, kelebekleri, kuşları, çekirgeleri ovada bir fırtına olur eser. Bir gün bakarsın, Anavarza ovasında binbir renk içinde balkıyarak, savrularak bir kelebekler fırtınası esmektedir. Ağaçlar, otlar, taş toprak, yeryüzü, gökyüzü kelebeğe kesmiştir. Sarı, kırmızı, yeşil, mavi, ak her birisi bir kuş kadar kelebekler birbirlerine girmiş, binlerce milyonlarca büyük bir kelebek hortumunda dönmekte, göğe ağmakta, dalgalanmakta, ovaya serilmekte, sonra birden kalkmakta, bulut bulut gene havalanmakta, dünyayı erişilmez, hayran, bambaşka, büyülü bir dünya yapmaktadır. Bir gün bakarsın, iri, kırmızı atlı karıncalar, uzun bacakları üstünde yaylanarak ovaya düşmüşler doludizgin ovayı bir uçtan bir uca geçmektedirler. Bir gün bakmışsın rüzgarlar safi boncuklu arı esiyor.
Muazzam bir betimleme
Şu anda karsısında, karanlığın altında bütün ağırlığıyla dağlar çalkalanıyor, köpükleniyordu. Karanlıkta, denizin üstünde yer yer yıldızlar çakıyor sönüyor, çakıyor sönüyordu. Yaz aylarında Toros dağlarında, Düldül, Dibek dağlarında da böyle olur, başı gözükmeyen doruklarda, karanlığın içinde top top yıldızlar çakar sönerdi ve yildizlar, o doruktan bu doruğa durmadan akar dururlardı. Burada da, gümbürtülü, karanlık denize de bir uçtab bir uca yildizlar akıp duruyorlardı.
Bu nasıl betimleme? Nasıl tasvirleme Emre bey muazzam...
"Küçülmekte olan kül renkli bir şehir silueti. Sis renkli bir gök, duman renkli bir deniz..."
Sayfa 12 - Hayat Bilgisi Öğretmeni Az kitap
muazzam bir betimleme, hoşuma gitti paylaşayım dedim
Yazın bitmesi yakındı. Ama öyle hemen çeki gitmiyordu yaz; mecalsiz varlığını tepelerin arasından yavaş yavaş çekerek, vadilerin morunu daha da koyulaştırarak, azalan güçlerinden ve doymuş esrimelerinden kendine puslu bir kefen örerek, ömrünü doldurmuş ve iyi yaşamış olmanın verdiği sakin hoşnutlukla, yavaş yavaş ölüyordu.
Reklam
Betimleme muazzam.
Açlık, yüksek evlerin dışındaki iplere ya da direklere asılmış içler acısı kıyafetlerdeydi.
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.