Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gerçekte dervişliğe karşı idim. Atalet ve durağanlık hiç de benim ruhuma uygun değildi. Atala­rımdan devraldığım gelenek, babam ve dedemin dillerde dolaşan yiğitlikleri, bir gün benim de alp gazilerden biri olacağıma dair umutlarımı yeşertiyordu. Annem ninnilerini böyle söylemiş, daha çocukken babam bir alp gazi olacağımı defalarca tekrarlamıştı. Bütün çocukluk rüya­larım at sırtında cengaverliklerle doluydu. Bu yüzden dervişlik hiç de bana göre değildi. Ben, bir şeyler için daima mücadele etmeliydim. Mücadele azmi insanı zinde tutuyordu çünkü.
NEDEN YAZIYORUM Mensur koşuk olarak kaleme aldığım eserlerimi paylaştığım bir site neden yazdığım ile ilgili bir yazı talep etti. Çok ilginç cümleler kurmuşum. Paylaşmak istedim. Hayatta nefes almak kadar önemlidir yazmak.. Yazmakta ki tek amacım yaşadığım toplumun ve insanlığın kulağına aydınlığı fısıldayan metinler bırakmaktır. Yazın
Reklam
..anlam kişiye özeldir ve bu anlamı kişi kendi içindeki mücadele ve gayreti sonucu bulur. Hazır cevapların kişiye Tatmin sağladığı vesveselerini dindirdiği doğrudur ama hazır cevaplar hiçbir zaman kişinin kendini bilmesini sağlayamaz. Üzerine hep eğreti dururum çünkü hakkı verilip elde edilmemiştir ayrıca kişinin içindeki araştırma ve merak duygusunu öldürdüğü için insanı zamanla uysallaştırır ve koyunlaştırır.
“Ordudan bile yiyecek getirilerek dağıtıldı, kötü bir şaka gibi. Bu bizi gerçekten, gerçekten inciten bir olaydı. Fakat oldu işte. Ordu bizi katlettikten sonra yiyecek dağıttı. En kötüsü de, halk öyle kötü koşullarda yaşıyordu ki özellikle madenci olmayanlar yiyeceklerden almak için mücadele etti. Bunu hiç unutmayacağım. Onca insanı öldürmüşlerdi ve şimdi de bir parça ekmek ve bir kutu sardalya ile çenemizi kapatmak, bizi susturmak istiyorlardı. Haksızlık da bu, değil mi? Açlıktan ölsek bile, hiçbir şeyi kabul etmeden verdikleri her şeyi reddetmek ne güzel olurdu! Fakat maalesef, böyle bir şeyi başaramadık. Az bir pirinç ve küçük bir kutu süt için dövüşen, kuyruklarda bekleşen insanlarımızı görmek insana ancak acı veriyordu…“
DÖRT GEMİ, DÖRT TÜRK DESTANI TÜRK'ÜN, ANADOLU'NUN VE İNSANLIĞIN KADERİ GEMİLERLE DEĞİŞİYOR. Bir büyük insan düşünün Anadolu'yu su basacak diyor İnananı gemiye doluyor, inanmayanı sularda boğuluyor Nuh tufanı böyle efsane oluyor Bir büyük sultan düşünün Gemileri karadan yürütüyor Tarihin, insanlığın ve İstanbul'un
19 Mayıs 1919 Tarihin Akışının Değişmeye Başladığı Tarihtir Türkler tarihin akışını değiştirir sözü öyle alalade söylenmiş bir söz değildir. Geçmişimiz bize bunu böyle söyler. Bugünde yarında yine tarihin akışını değiştirebilecek tek ulus millet Türklerdir. Türklere düşmanlık yapanlar ise emperyalizmin çıkarına sömürgenin akışını değiştirmek veya sömürgeyi sürdürülebilir kılmak adına çabalardan ibarettir. Bizler insanlığı yaşatmak için mücadele ederiz. Sömürgeci zihniyetler ve onların içimizde ki yerli işbirlikçileri insanlığı yok etmeyi sömürge düzeni lehine insanı insana düşman etmek için mücadele ederler. Bizim yaptığımız tüm savaşların sebebi insanlığa düşmanlığı ortadan kaldırmak adınadır. İnsanlık düşmanları taraftar toplamak adına maddi güçleri, din, medya, siyaset vb araçları bu sebeple kullanmaktan vazgeçmezler. | Önder KARAÇAY |
Reklam
İnsana verilen en önemli meziyetlerden biri de irade-i cüz'iyedir. İşte bu imtihanı gerekli kılar. Bu yüzden Cenabı Hakk dünya hayatını Hak ile batılın mücadele meydanı olarak yaratmıştır. "İrade-i Cüz' iye" ile insanı, iyi ve kötüyü birbirinden ayırmada serbest bırakmıştır.
ATSIZ'DA TURAN TURANCILIK: Türkçülüğün ikinci kanadı Turancılıktır. Irkçılık, Türkçülüğün "iç davası", Turancılık ise "dış davası"dır. Atsız'a göre Turancılık "Türk Birliği"dir. Daha 1934 yılında yazdığı "Yirminci Asırda Türk Meselesi” başlıklı yazının birincisi "Türk Birliği" adını taşır. Ona
FİKİR YAZILARINDA VE KALEM KAVGALARINDA ATSIZ ÜSLUBU Bu bölümde Atsız'ın romanlarındaki üslup üzerinde durmayacağız. Romanlarını incelerken bunu yaptık. Burada aslında iç içe girmiş bulunan, birbirlerinden pek de farkı olmayan fikir yazılarına ve kalem kavgalarına bakacağız. Atsız'da baskın olan polemik üslubu, fikir yazılarına da sık
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.