Allah Teâlâ gündüzü parlak aydınlatıcı olarak yaratmış ve kazanca mahal, hayat ve yaşamak vesilesi kılmıştır. Bu iki nevi’ aynı işe mahal ve sebeb olmadığı gibi, insan nev’inden olan kadın ve erkeğin çalışmak sistemi de bir değildir. Erkek hayat şartlarının dairesinde çalışmak ve cihad etmekle, kadın da çocuğunu beslemek, evi temiz tutmak ve erkeğin kazanmış olduğu malı korumakla mükelleftir. İşte bu iki nev’in iki ayrı vazifeleri. Fıtrat bunu icab ettirmiştir. Allah’ın yaratmış olduğu tabiî kanun, yani Sünnetullah da buna müsaiddir. Amma kadın erkeğin dış hayatına, erkek kadının iç hayatına bağlandığı müddetçe huzur, refah, mutluluk ve bağlılık sayesinde ikisi de bahtiyar olur. Artık hangisi diğerinin hayatına karışırsa şübhesiz o anarşiyi meydana getirmiştir. Nitekim gece gündüz de karışırsa canlı varlıkların hayatları felce uğrar.
Zaman bakımından gece ve gündüzün asılları birdir; nevi’leri ve vazifeleri ayrı ayrıdır. İnsanda ruh ve nefs olarak erkek ve kadın birdir, gıdaları birdir, amma vazifeleri, çalışma sistemleri ayrı ayrıdır. Her bir nev’in kazancı da şahsına mülktür. Nitekim hayatı da kendisine mülktür. Demek her birinin kendi el emeğiyle, avlanmak veya mirasla kazanmış olduğu malı, din ve itikadı gibi, şeref ve haysiyeti gibi kendi şahsına mahsus mülktür. Çünkü ikisi de hürdür. Her biri kendi irade ve aklına kabiliyet ve şahsiyetine sahibdir. İstediği şekilde mülkünde tasarruf eder.
İşte beşer cinsinin devamına sebeb de bu mülkiyettir.