Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Müge

Müge
@mugenursacinti
peçorin
"hani dedi,denizde, suyun üstünde bırakırsın ya kendini.düz yatmak için değil ama,yüzüstü,kollar bacaklar serbest.denizanası gibi. uzaydaymışsın gibi sanki.o hissi çok özlüyorum ben. kendi ağırlığımdan kurtulma hissini. denize gidelim.”
Reklam
“yaşa, işe güce, itibara en ufak hürmeti olmayan bu acıya aşk acısı diyorlar. kim olursan ol seni, saklandığın yerde er ya da geç buluyor, gelip göğüs kafesini ateşle sıvazlıyor ve sen içeride kapkara kurum tutuyorsun. ağzını açsan alevler püskürüverecekmişsin gibi, ciğerlerine damla damla kurşun eritiyorlarmış gibi. kolay kolay geçmiyor, geçtiğinde de sen, geçmiş olduğunu bile farketmiyorsun. yağmurlu havalarda sızlayan eski bir kırık gibi sızlayıp duruyor, kendini hatırlatıyor. bir tadı, bir kokusu, bir eti var hatta; bir kütlesi, gelip göğsüne oturmasından belli. kokusunu, kütlesini hesap edemiyorum ama bir tadı varsa bence o genizde kalmış greyfurt tadını andırıyordur. istediğin kadar yutkun, üstüne istediğini ye iç; geçmiyor. genzinden aşağı yuvarlanıp gitmiyor. ne yediğinden anlıyorsun, ne içtiğinden. Allah belasını versin.”
“kimdir bu sokakları dolduran adamlar? bu koca şehir, ne kadar birbirine yabancı insanlarla dolu. sevişmeyecek olduktan sonra neden insanlar böyle birbirlerine giren şehirler yapmışlar? aklım ermiyor. birbirini küçük görmeye, boğazlaşmaya, kandırmaya mı? nasıl birbirinden bu kadar ayrı, birbirini bu kadar tanımayan insanlar bir şehirde yaşıyor?"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Bir tek sen böyle yürürsün, sen yürürken dünyanın bütün yolları düzmüş veya önündeki görünmez bir varlık yolları senin için düzeltiyormuş gibi geliyor insana.”
“ilk aşk bir devrimdir. o zamana kadar tekdüze ilerleyen yaşam bir anda alt üst olur, parlak bayrağı gençlerin nöbet tuttuğu barikatlarda yükseklerde dalgalanır, sonrasında ne olacağını düşünmeden herkese o mağrur selamını yollar.”
Reklam
“yıkık dökük evlere bakar ve içinde bir zamanlar yaşamış olan insanları hayal etmeye çalışırdım. bir insanın bu denli çetin bir yaşamı neden seçmiş olabileceğini bir türlü aklım almıyordu. bunu babama sorduğumda her zamanki gizemli havasıyla bana doğrudan bir yanıt vermek yerine bu sırrı kendi başıma çözebilmem için bana sadece bir takım ipuçları verdi. ‘bunu onların seçtiği söylenemez. biri yaşamak için böyle yükseklere çıkıyorsa bu, birilerinin ona aşağıda huzur vermediği anlamına gelir.’ dedi.”
“farkına varılmayışım, önemsenmeyişim, görmezden gelinişim, umursanmayışım, artık hangi sözcükle tanımlamaya kalkarsam kalkayım ikiye bölünen ruhumu bir araya getiremeyeceğim durumum; insan tenine özlemim; dokunmanın, bir çift gözün içine çekinmeden bakabilmenin, yumuşak bir saçı okşamanın uzağında çoğalan sızılarım olanca şiddetiyle çıkıp geliyor geçmişin derinlerinden.”
“mecburiyet, kaçmaya yarayacak kadife kanatlar sunmuyor insana.”
Geri120
308 öğeden 301 ile 308 arasındakiler gösteriliyor.