Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Resulullah (s.a.v) Hz Aişe 'ye, "Ben senin (bana) kızgın olduğun ve (benden) hoşnut olduğun zamanları biliyorum." dedi. Aişe (r.a) : "Nasıl anlıyorsun?" diye sordu. Resulullah (s.a.v) : "Benden hoşnut olduğunda, Muhammed'in Rabbine yemin ederim diyorsun. Bana kızdığında ise, İbrahim'in Rabbine yemin ederim diyorsun. Bunun üzerine Hz Aişe (r.a) : " Doğru söylüyorsun! Ama ben adını dilimde anmasam bile kalbimde anarım." karşılığını verdi.
Sayfa 108Kitabı okudu
Ebû Hureyre'den gelen bir rivayet ise şöyledir:  Resulullah'a (sav) insanların en faziletlisi sorulduğunda; Efendimiz (sav): "En takvalısıdır" diyerek cevap verdi. Bunun üzerine soruyu soranlar: "Bunu sormuyoruz" dediler. Resulullah (sav) da şöyle devam etti: "İbrahim Halilullah'ın oğlu, Allah'ın peygamberi İshak'ın oğlu, Allah'ın peygamberi Yakub'un oğlu, Allah'ın peygamberi Yusuf'tur." buyurdu. Onlar yine: "Sana bunu da sormuyoruz" demeleri üzerine Resulullah: "Öyleyse, bana Arapların madenlerini (soylarını) mi soruyorsunuz? İnsanların madenleri; altın ve gümüş madenleri gibidir. Şunu iyi bilip, kavrayın ki; onların Cahiliye'de hayırlı olanları İslam'da da iyidirler/hayırlıdırlar" buyurdu.
Reklam
İşlerinizi en iyi şekilde yapmaya çalışın!
Bir gün Efendimiz (sas) bir cenazenin defnedilmesine katılır. (Bu cenaze oğlu İbrahim'in defnidir.) Mezarda hatalı kazım neticesinde hafif bir eğrilik oluştuğunu fark eder. Hemen orada bulunanlara bunun düzeltilmesi talimatını verir. Oradaki sahabelerden biri O'na (sas) der ki: "Ya Resulullah mezarın böyle kalmasında ölüye herhangi bir zarar dokunur mu?" Efendimiz (sas) cevaben der ki: 'Hayır mezarın eğri kalması ne ölüye bir zarar verir, ne de düzeltilmesi ona bir fayda verir. Ama bu eğrilik yaşayanların gözlerine hoşgelmez. "
Sayfa 76 - Muhammed Emin Yıldırım
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
35 günde okudu
Aşkın elçisi ( aşkın nesli )
Hüzünlü başladı ama görünen hüzün geleceğe bir haber. Kitabımız ruhumda ayrı bir oda açtı sanki, kah çöllerde dolaştırdı, kah yüreğimde birşeyleri hareketlendirdi. Gittim, geldim, aldım nefesi en derin sahralarda. Vefalı birisi zannederdim kendimi, gördüm ki benimkisi vefanın taklidi idi, içinde samimiyet olmayan, sonra utandım kendimden ben böyle mi yaşamalıydım,ters geldi yüreğimdeki cümlelere. Mesele sadece sevmek değilmiş, mesele sevipte devamlılıkmış. Kitap okurken bir ara daldı gözlerim sonra samimi yaklaştığım aşkın elçisi kitabı, açtı bana yollardan birini. Gezdim çölde kırbaç yedim, ağladım ama hissettim belki de Al-i Muhammed'in vefasını.Selvi boylum al yazmalım filmindeki, Sevgi neydi sözcüğü belki burdan alınmıştı. Ve ama sevgi yetmemiş vefa da gerekliydi. Selvi boylum al yazmalım filmi aslında hüzünlü bitmiş gibiydi ama doğrusu buydu. Sevgi Vefa idi. Farkettiyseniz zulmünden hiç bahsetmedim Yezid'in. Çünkü İmam Seccad ve muhsineler( Zeynep anamız, Fatma anamız, işte onlar Hz. Ali'nin, Hz. Fatımanin, aynılarıydılar. İsimlerini en güzel şekilde taşımışlardı. En güzeli de Hz. Muhammed efendimizi en güzel şekilde temsil etmişlerdi ) hiç beddua etmemişlerdi. Çünkü onlar Taifte taşlanan ve sonra helak edilmesi gerekirken belki burdan İslam ile şereflenen birileri çıkar diye müsade etmemişti Resulullah. İşte bu ruh ile bakmışlardı meseleye. Onlar buna zulüm olarak da bakmamışlardı aslında. Onlar en güzeline sığınmışlardı. Hikayenin sonu yoktu. Hikaye kendi içimizde devam edecekti.... Allah selametler versin...
Aşkın Elçisi
Aşkın ElçisiAhmet Turgut · Kapı Yayınları · 2012471 okunma
Haşr Suresi 9. Âyet
Medine'nin kıtlık günleri, dışarıdan bir misafir gelmiş. Efendimiz'in elinde, avucunda hiçbir şey yok; bu hâlde iken: "Bu misafirimizi, evinde ağırlayarak, Allah'ın rahmetini elde edecek kimse yok mu?" diyor. Ebû Talha durur mu? Anında ayağa kalkacak: "Ben yâ Resulullah! Onu ben misafir ederim." diyecek. Alıp o
Sayfa 243Kitabı okudu
Selman-ı Farisi'nin (ra), son demlerinde onun ziyaretine giden Medain'in yeni valisi ve yanındaki adamlar, onu ağlarken buldular. Neden ağladığını sorduklarında o şöyle cevap veriyordu: "Resulullah (sas) bizden bir ahid aldı. Hiçbirimiz onu koruyamadık. O bize şöyle demişti: "Sizin dünyadaki geçimliliğiniz bir yolcunun azığa kadar olsun! Ama ben şimdi böyle bir halde iken ölüyorum!" Sa'd b. Ebi Vakkas, onun bu sözlerini duyunca evindeki eşyalara şöyle bir baktı, hepsi bir bohçanın içine sığacak kadar olan o eşyalardan korkan Selman'ın haline gipta etti. Zaten o dünyasını sırtında taşıyan adamdı. Zaten onun dünyalığı bir bohçaya girecek kadardı.
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
Efendimiz (sas)bir gün sahâbeye: "Ümmetimin çocuklarına şeytanın ortak çıkmasından korkarım!" demiştir." Ya Resulullah böyle olmaması için şeytanın tesirini nasıl kırabiliriz?" diye sorulduğunda Efendimiz(sas) şu şekilde cevap vermiştir. " Onlara sevgiyi ve hayâyı öğreterek!"
SEN VEHHABİ MİSİN? Muhakkak ki hamd Allah'adır. O'na hamdederiz ve O'ndan yardım dileriz ve O'ndan mağfiret dileriz. Ve nefislerimizin şerlerinden ve kötü amellerimizden Allah'a sığınırız. Allah kime hidayet ederse onu saptıracak yoktur ve kimi de saptırırsa ona hidayet edecek yoktur. Ve Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet ederim. O, tektir
Bir de susma orucu vardır. Allah ayet-i kerimede Meryem annemize susma orucunu, kendini tutma orucunu tutmasını buyurmuştu. Demek ki oruç sadece yememek ve içmemek değilmiş. Fe kulî veşrabî ve karrî aynâ: “(Allah Hz. Meryem’e) Dedi ki: Ye, iç, gözün aydın olsun.” Allah burada Hz. Meryem’i yemekten ve içmekten men etmedi. Fe immâ terayinne minel
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.