Yazardan okuduğum 2. kitap ve üslubu, olaylara farklı bir pencereden bakmamızı sağlayacak kalemi beni oldukça heyecanlandırıyor.
Bu kitapta yanı başımızda olup da göremediklerimizin öyküsünü anlatıyor.
Karanlık geçmişi tuhaf olaylarla dolu, bacakları dizlerinden kesik yaşlı Efsun Abla...
Kim olduğunu hatırlamayan, hafızasını yitirmiş Adnan Abi...
Sokaklarda orospuluk yaparak para kazanan toksikoman Hülya...
Bir sabah uyanıp düzenini, evini, ailesini, işini terk ederek sokaklardaki tekinsiz hayata karışan, kafası karışık şair Musa...
Ve çöpte bulunmuş bir bebek, Matruşka...
Her gün sokağa çıktığımızda karşılaşıp yanından geçip gittiğimiz bu insanların bizden tek farkı kurulu olan düzene baş kaldırıp Tanrılarının olmadığına inanması..
"Ne doğduğumuz ne öldüğümüz ne de doğumla ölüm arasında can çekişerek sürdürdüğümüz hayatlar bize ait. Başkalarının isteklerinden doğuyor, başkalarının istediği gibi yaşıyor ve başkaları yüzünden ölüyoruz. Bizim sandığımız hayat bizim değil, bizim sandığımız beden bizim değil."
Oldukça çarpıcı bir hikaye ve oldukça çarpıcı karakterler.
"Ergenekon’da geçen kurt, Ebûl Faraç tarihinin ikinci cildinde çok bilimsel olarak saptadığı gibi kurt değil bir köpektir. Ebûl Faraç Zeydan der ki, “Selçukiler diyorlar ki biz Orta Asya’dan çıktığımız zaman bize bir köpek yol gösterdi.” Amma bizim sözüm ona uygar Türk geçinen dönmeler, köpeği hakir gördükleri için köpeği, yabani kurda çevirmişler. Sanki kurt, köpekten daha üstünmüş gibi. Halbuki ortadadır. Köpek sadıktır ve ehlidir. Kurt ise vahşi ve yabanidir.."
İBRAHİMa.s Cenâb-ı Hak ile dostluk yolunda ne büyük çileler çekti. Gönül meyvesi olan evlâdıyla imtihan olundu. Malıyla imtihan olundu. Ateşe atılmak sûretiyle canıyla imtihan olundu.
-EYYÚB a.s nice musibetler nice sıkıntılarla nice hastalıkla imtihan olundu
-YUSUF a.s kardeşleri tarafından kuyuya atıldı, çok sevdiği babasına uzun bir müddet hasret yaşadı, iftiraya uğradı ve neticesinde senelerce zindanda kaldı
-MUSA a.s inatçı ve nankör bir kavimle binbir türlü sıkıntı yaşadı
-SÂLİH, HÛD ve SUAYB a.s îmâna davet için hak ve hakîkati anlatmak istediklerinde devamlı kavimlerinin taşkınlıklarıyla karşılaştılar.
-NUH a.s dokuz yüz elli sene kavmini hidâyete dâvet etti. Oğluyla imtihan edildi.
Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:
‘Allah yolunda, hiç kimsenin görmediği eziyetlere katlandım. Benim düştüğüm dehşetli hallere hiç bir kimse düşmemiştir. Öyle zamanlar oldu ki üzerimizden otuz gün otuz gece geçtiği halde ne Bilal ve ne de ben, onun koltuğu altında sakladığı az bir yiyecek dışında canlıların yiyebileceği hiç bir şey bulamadık.'
Ey kardeşim bunlar gelmiş geçmiş bütün günahları af olan zatı peygamberler idi ya sen neyine güvenip te onların dünyada çektiklerini çekmeden onların cennetine girmeyi düşünüyorsun
Yoksa sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız? BAKARA/214
(...)
Aynı tespiti Kürt aydını Musa Anter de yapmıştı. Neredeyse yarım yüzyıl önce. Anter'in 1958'de Diyarbakır'daki İleri Yurt gazetesinde yayınlanan bir yazısını aktaralım:
"Kürtçe cümleler serpiştirdiğim her yazım dava konusu oluyordu. Duruşmaların birinde asliye ceza yargıcı 'Musa Bey, ne diye Kürtçe yazıyorsunuz' diye sordu. Ben de 'Hakim bey, İstanbul'da Yahudiler, Rumlar ve Ermeniler gazete çıkarıyorlar. Ayrıca İngilizce ve Fransızca gazeteler de çıkıyor. Ben Kürtçe yazıyorum diye ne olacak' dedim. Hakim 'Efendim onlar azınlık' dedi." Musa Anter'in yanıtını merak ediyor musunuz? Buyurun:
"Benim bir azınlık kadar hakkım yoksa, böyle çoğunluğu ne yapayım?"
-Alıntı.
yine gece bir bucukta oturdum buna yorum yazdim cunku malim. mahallenizin komedyeni geliyor arkadaslar (bana gulen de ne bileyim)
cesit cesit mistik ozellik verdikleri quirky ana kadin karakterleri olmasaydi romcom sektoru:
(burasi bos cunku kastettigim sey romcom sektoru diye bir sey KALMAYACAGİ)
ayrica romcomlarda fmc icin cok farkli bir
Bizim dinimiz Firavun'a dahi "yumuşak sözle" hitap et ey Musa diyen bir din! Firavun kadar Allah'a asilik eden var mı? Firavun kadar bedbaht bir insan var mı? Allah ona dahi yumuşak bir dille söz söylenmesini emrediyor. Olur da iman eder diye.. Bizim ise siyasi kutuplaşmalar yüzünden dilimiz çok keskin bir hâl almış durumda.
Şimdi arkadaşlar bir alttaki paylaşımda yayınladığım gibi bunlar insan mı yoksa ciddi manada kızıl bir şeytan mı buna siz karar verin..
Fakat burada şöyle bir şey var. Bir de bu Siyonistlerin, yoluna sapmamış sağ duyulu gerçek Museviler var.
Biz onlara Yahudi değil Musevi diyoruz..
Bunlar her nasılsa Hz Musa'nın o tertemiz öğretilerinden çıkmamış, ve kendi ağızlarıyla İsrail'in terörist bir devlet olduğunu söyleyen ve her daim bizlerle birlikte haksızlığın karşısında olanlardır...
O yüzden gerek söylemlerimizde gerek paylaşımlarımızda bu ayırda dikkat edelim, kurunun yanında yaşı da yakmayalım...
Hepimiz " Bu dünyaya niçin geldik, niçin varız?" sorularını kendimize, başkalarına çok sormuşuzdur. Yaşamın sebebini öğrenmek bize daha birçok sorunun cevabını verecek ve belkide hayatı daha anlamlı kılacaktır.
Yitik Cennet kitabında üstad Karakoç bize varoluş sebebinin yitik cennetlerimizi bulmak olduğunu anlatır.
Kimine göre bu
Elə pardaxlanıb, elə açılıb,
Elə işıqlanıb, elə saçılıb
Bu gülün dünyadan xəbəri yoxdur.
Ya bir sərt baxışdan,
bir aldanışdan,
Yalandan, riyadan xəbəri yoxdur.
Büllur ləçəyindən nur tökülür ki,
Elə fərəhlənir,
elə gülür ki,
Bu gülün kədərdən xəbəri yoxdur.
Bir qəfil əmrdən, nakam ömürdən,
Heç gəldi-gedərdən xəbəri yoxdur.
Bahar həvəsindən gəlib heyrətə,
Elə qurşanıb ki, ilk məhəbbətə
Bu gülün xəzandan xəbəri yoxdur.
Taledə tərsinə qələm tutandan,
Ayrılıq yazandan xəbəri yoxdur.
Hələ yanağında kəpənək zəri,
İnandırmaq olmaz bu bəxtəvəri,
Bu gülün özündən xəbəri yoxdur,
Bəxtin tərs üzündən xəbəri yoxdur
Amma nə yaxşı ki, yoxdur xəbəri.