Atatürk'ün merhum Ömer Naci hakkında birçok hatıraları vardı.
Bunları anlatmaktan zevk alırdı. Bu hikayelerden en hoşuna gideni
şuydu:
"Manastır'dan sıla için Selanik'e geldikleri zaman, bir gün Ömer Naci, Fuat Bulca, Mustafa Kemal Selanik'te Tahtakule gazinolarının birine rakı içmeye gitmişler. Üçünde de para yokmuş. Mevcut paraları ancak mezesiz bir şişecik rakıya kafi gelecek kadarmış.
İçmeye başladıkları sırada içeriye bir seyyar meze satıcısı gelmiş. Taşıdığı işportanın bir tarafında yumurta, fındık, fıstık gibi nadir ve pahalı mezeler, diğer tarafında kuru kestane gibi ucuz yemişler varmış. Mustafa Kemal satıcıyı çağırmış, cebinde kalmış olan iki kuruşla mezelik olarak kuru kestane almış. Diğer yumurta, fındık ve fıstıktan alamadıklarına üçünün de canları sıkılmış. Birbirlerini teselli etmişler. Bir aralık Ömer Naci dayanamamış, bir şiir okumak istemiş ve ayağa kalkarak:
- Hayat... Hayat...
diye şiirine başlarken, Mustafa Kemal hemen önündeki kuru kestanelerden bir tanesini eline alarak uzatmış ve Ömer Naci'nin:
- Hayat... Hayat...
Sözüne ilave ederek ve kuru kestaneyi göstererek gayet soğukkanlılıkla:
- ... Bir kuru kestaneden ibarettir!
diye şiiri tamamlamış".
Bu söz, Atatürk'ün o kadar hoşuna gitmiş ki aradan bu kadar çok sene geçtiği halde bunu unutmamış ve:
- Hayat bir kuru kestaneden ibarettir!
diye daima o hatırayı muhafaza eder, anlatırlardı.