İstisnasız herkesin kitaplığında olan ama hiç kimsenin okumadığı bir klasik “ŞU ÇILGIN TÜRKLER”!
Bu kitabı aldığımda sanırım üniversite öğrencisiydim ancak yüksek lisans biterken okumaya cesaret edebildim. İki sayfa okuyup 2 saat ağlattı beni. Kitap bittiğinde ben de bitmiştim.
Kurtuluş Savaşı’nı, Ulu Önder Mustafa Kemal Paşa’nın bir yandan Yunan askerlerini denize dökmeye uğraşırken diğer yandan ülkede ilerici devrimler yapmaya çalışması, bir yandan dış ülkelerin baskısına göğüs gererken diğer yandan içteki hainlerle yaptığı mücadeleleri konu alıyor kitap.
O Ulu bir lider hepimi biliyoruz ancak diğer bir Ulu olanın da dedelerimiz olduğunun altını çizmekte fayda var. Ayakta çarık yok, karınlar aç son sistem donanımlı düşman ordularının karşısına dikilen kahraman Atalarımız.
Şu hikaye beni çok etkilemişti. Henüz 1. İnönü Savaşı yeni başlamışken Kızılay, İşgal altında bulunmasına rağmen İstanbul’da Ankara’daki ordu için para yardımı toplar. 9 yaşındaki Ömer de bu yardım sırasına girmiştir. Görevli, onu uzaklaştırmaya çalışırken o cebindeki kuruşları masaya koyup askerlerimize dua etmiştir. Görevliyle beraber ben de ağladım bu sahnede nasıl ağlamayayım?
Öte yandan benim kitaba tek eleştirim Kurtuluş Savaşı Paşalarını bu denli överken İttihat Paşalarını sürekli gömmeleri. Halbuki konunun onlarla bir alakası yok. Darbe falan yapmaya çalıştıkları da resmi kaynaklar da yok. Özellikle Edirne Fatih’i Enver Paşa’ya yerden yere vurmuş Özakman. Pek anlam veremedim doğrusu.