“Asla başka birinin sizi mutlu etmesini beklemeyin ;mutluluk , içsel ve kişisel bir yaklaşım ve sorumluluktur .”
Bir faninin hayatta daimi bir mutluluk araması kadar saçma ve gülünç bir şey yoktur.
Sayfa 101
Reklam
Korkunun Anatomisi
"Bir korku duyup duymadığımı anlamaya çalışıyorum. Ama korku duyup duymadığım üzerinde düşünebiliyorsam, bu korku gerçek bir korku olamaz."
Sayfa 65 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Mutluluğu hiçbir zaman başkasından beklemeyin. Mutluluk içsel ve kişisel bir yaklaşım ve sorumluluktur.
Kahkahanın orta yerinde keder vardır." Şölende ve neşe­li anların ortasında üzüntü ve huzursuzluk yer alır. Bir dirhem bal için bir okka zehir, bir arşın sevinç için bir fersah keder vardır. Tıpkı bir sarmaşığın ulu meşe ağacına dolanması gibi, acılar da hayatımızı kuşatır. Bir faninin hayatta daimi bir mutluluk ara­ması kadar saçma ve gülünç bir şey yoktur. Hiçbir şey tamamen yararlı ve keyif verici değildir; mutla­ka içinde bir burukluk, bir sızı, bir kin vardır. Tıpkı bir satranç tahtasında olduğu gibi siyah ve beyaz adamların, sülalelerin ve şehirlerin düşüşle­ri ve çöküşleri vardır, ki günümüzde çoklu halde örnekleri var. Melekler, tanrısal güçler ve gökcisim­leri, güneş ve ay gibi döngümüzü fire vermeden, tutarlı ve daimi olarak tamamlayamıyoruz. Bunun yerine, hastalıklara, acılara, kesintilere maruz kalı­yoruz; bir o yana bir bu yana savrulup alaşağı edi­liyoruz; en ufak bir esintiyle sürüklenip gidiyoruz ve en zayıf ihtimalde dahi ezilip büzülüp süklüm püklüm oluyoruz. Bize biçilen paye bu; belirsizlik ve kırılganlık. "Bunu bilmeyen ve buna katlanmak için kendini korumayan bu dünya yaşamaya uygun değildir.
Sayfa 101 - Aylak Adam
Beauvoir:
Ruh hekimleri, kadının âşığında babasının hayalini aradığını söylerler. Oysa çocukluğunda, baba olduğu için değil, erkek olduğu için kızın gözünü kamaştırmıştır babası. Bu yüzden her erkek aynı büyülü gücü paylaşmaktadır. Kadın, bir insanı başkasında canlandırmak değil, bir durumu, küçükken büyüklerin kanadı altında yaşantısını meydana getiren bir durumu geri getirmek ister. O çağda evi ve ailesiyle kaynaşmıştı ve yarı-edilgenliğin tadını çıkarıyordu. Aşk, ona babasını olduğu kadar annesini ve çocukluğunu da geri verecektir. Onun bütün istediği, başının üstünde bir dam, koskoca dünyada tek başına bırakılmış olduğunu hissettirmeyecek dört duvar ve kendisini özgürlüğünden koruyacak bir otoritedir. Bu çocukça dram, pek çok kadının aşkında yatmaktadır; kadınlar kendilerine, "Sevgili yavrum, küçük kızım" denilmesinden mutluluk duyarlar; erkekler, kadının gönlünü etkileyecek sözlerin arasında "küçücük bir kız gibisin" sözünün bulunduğunu bilirler. Pek çok kadının büyümekten acı çektiğini biliriz, bunun için kadınların çoğu inatla çocuk gibi' kalmakta, giyim ve davranışlarıyla çocukluk sürelerini sonsuz olarak uzatmaktadırlar. Bir erkeğin kolları arasında yeniden çocuklaşmak, onları çılgına çevirir. Sevgililer arasında konuşulan sözlerde ve yazılan mektuplarda, "Sevdiğim, kollarının arasında kendimi öyle küçük hissediyorum ki" cümlesi çok tekrarlanır. Erkek, "Bebeğim benim" der. Kadın, kendisinden "Senin minik yavrun" diye söz eder.
Sayfa 205 - Say Yayınları
Reklam
37 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.