Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biriniz esneyince elini agzına koysun ve (haaah! diyerek) ses çıkarmasin. Çünkü bu hale şeytan güler."
قال رسول الله صلي الله عليه و سلم:
إذا احسن الرجل الصلاة فاءتم ركوعها و سوجودها قالت الصلاة:
حفظك الله كما حفظتني فترفع.(فيض)
Rasulallah Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Bir kimse, namazını güzelce kılar, rükû ve secdesini tam olarak yaparsa; namazı, ‘sen beni nasıl muhafaza ettiysen Allah’ta seni muhafaza etsin’ der ve semaya
fecr yayınlarından çıkan baskısının önsözü şöyledir:
"allah ölümsüzdür ve insan, o'nunla sözleşme yapan, o'nun ruhunu taşıyan, risaletine sahip olan ve nihayet gücünün, bilgelik ve güzelliğinin aynası olan bu anlamlı ve kutsal doğada o'na halifelik eden bir varlıktır. bu doğa, allah'ın sünnetleri çerçevesinde yeşeren, yetiştiren, eğiten,
Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah'a gönülden boyun eğerek namaza durun.
﴾Bakara Süresi 238﴿
Müminler, en değerli varlıklarını nasıl koruyorlarsa namazlarını da öyle koruyacak, yani hem eksiksiz hem de devamlı kılacaklardır. “Namazın eksiksiz kılınması” (muhafaza), vücut, dil ve zihin hareketleriyle yapılan farzları, vâcip ve sünnetleri yerine getirmekle olur ve en azından farz ve vâcip namazları geçirmemekle gerçekleşir. Namazla ilgili olan bu iki mükellefiyet dışında bir de kalple (zihin-duygu işbirliği ile) yapılan ve âyette “kunût” kelimesiyle ifade edilen huşû şartı vardır. Huşû namaz kılan müminin huzurunda bulunduğu rabbinin büyüklüğüne yaraşır bir saygı, kulluk ve itaat duygusu, kendini veriş, bütünüyle yöneliş şeklinde gerçekleşir ve huşûsuz namaz, ruhsuz ceset gibidir. Bu sebepledir ki, “Namazları eksiksiz ve devamlı kılın” emrinden sonra “huzur ve huşû içinde” kaydı getirilmiştir.
Peygamber deyince ilk aklınıza gelen nedir? Sakal bırakmak, sarık sarmak, cübbe giymek, oturarak yemek yemek, misvak kullanmak ya da namazın sünnetleri, Öyle değil mi?
Biz peygamberin sakal-ı şerifini, hırka-i saadetini, şemail-i şerifini öne çıkardık. Yeryüzünü, gökyüzünü mucizât-ı ahmediyye ile doldurduk. Lakin onun risaletini, getirdiği
Abdest niçin alınır?
Abdestsiz namaz kılınmaz, Kur?an-ı Kerim?e el sürülmez, Kâbe tavâf edilmez.
Bu yüzden Rabbimiz Bakara sûresindeki âyetiyle abdest almamızı emrederken Resûl-i Zîşan Efendimiz de:
? Kim emredildiği şekilde abdest alır, yine emredildiği gibi namazını kılarsa geçmiş küçük günahları afva uğrar, hadîsiyle bizleri abdeste ve