Bir hocam çocuğuna telefon alırken " bu telefon senin amel defterin, onu amel defterinin nasıl olmasını istiyosan ona göre kullan." dediğini söylemişti. Bunun üzerine çok düşünmemiştim o an ama bu kitabı okuyunca anladım ki gerçekten amel defterimiz elimizdeymiş .
Çağdaş insan, Tarih bilincine varabildiği, Tarih’i tanıyabildiği, Tarih’in akışını kavrayabildiği ölçüde kendisini Tarih’in bu determinist akışından (tarih zindanından) kurtarabilir. Ve bu aşamalar bakımından da seçim yapabilir.
Sayfa 50 - işaret yayınları, 5. Baskı 1997, Çeviren ve Notlandıran Prof. Dr. Hüseyin HatemiKitabı okudu
"Napolyon Mısır halkına hitaben yaptığı konuşmada şöyle diyordu: "Mısır halkı! Size, dininizi yıkmak için geldiğimi söyleyeceklerdir, İnanmayınız. Onlara, haklarınızı iade etmek, sizi sömürenleri cezalandırmak için geldiğimi ve Memlüklerden daha fazla Allah'a, Peygamberine ve Kur'an'a saygı duyduğumu söyleyiniz."
Bu propaganda halkın üzerinde o kadar etkili olmuş ki Mısır halkı kendisine "Sultan el-Kebir" (Bü yük Sultan) demiştir. Napolyon, Mısır'a çıktığı sırada hem Papa'dan ve hem de Mekke Şerifi'nden mektup almıştı. Papa, mektubunda kendisine "Çok sevgili oğlum " diye hitap ederken, Mekke Şerifi de kendisine "Kutsal Kâbe'nin koruyucusu" unvanını vermişti.
Şu halde Teknik (bilim ve teknolojinin yardımıyla), bilimin yardımı ile insanı, onu baskısı altında tutan, çevre ve tabiat kanunlarının zoruna koşan etkenlerden kurtarabilir.
Sayfa 48 - işaret yayınları, 5. Baskı 1997, Çeviren ve Notlandıran Prof. Dr. Hüseyin HatemiKitabı okudu