Danimarkalı felsefeci Søren Kierkegaard çok etkili bir şey yazmış. "Dua etmeye başladığım zaman, kiliseye gider ve Tanrı'yla konuşurdum" demiş. Bütün dünyada Hıristiyanlar bunu yapıyor - çok yüksek sesle Tanrı'yla konuşuyorlar, Tanrı sagirmiş gibi. Ona neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğini tavsiye ediyorlar, Tanrı aptal bir varlıkmış gibi, Yahut Tanrı aptal bir hükümdarmış gibi onu ikna ediyor, içlerindeki arzuları yerine getirmesi için onu ayartıyorlar. Fakat Kierkegaard, "Konuşmaya başladım, sonra birden bunun faydasız oldugunu fark ettim" der. "Nasıl konuşabilirsin? Insanın Tanrı'nın karşısında sessiz olması gerekir. Söylenecek ne var? Ve ben Tanrı'nın daha çok bilmesine yardım edecek ne söyleyebilirim? O kadir-i mutlaktır, âlim-i mutlaktır, her şeyi bilir, benim ona bir şey söylememin ne anlamı var? "Yani ilk başta yıllardır onunla konuşuyordum. Sonra birden bunun aptalca olduğunu fark ettim; böylece konuşmayı bıraktım, sessiz oldum. Sonra seneler sonra sessizliğin bile işe yaramadığını fark ettim. O zaman üçüncü adım atıldı ve o da dinlemekti. Önce konuşuyordum, sonra konuşmuyordum ve sonra dinliyordum." Dinlemek sadece sessiz olmaktan farklıdır, çünkü sadece sessiz olmak olumsuz bir şeydir - dinlemek olumlu bir şeydir. Sadece sessiz olmak edilgendir, dinlemek uyanık bir edilgenliktir; bir şeyi beklemek, hiçbir şey söylememek ama bütün varlığınla beklemek. Bir yoğunluğu vardır. Kierkegaard, "Bu dinleme gerçekleştiğinde, o zaman ilk kez dua gerçekleşti" der
Sayfa 235 - Butik YayıneviKitabı okudu
Mən Necə İdiot Oldum
Mən bir sürü tamamilə beyinsiz, ağlı mövhumatla dolu, sözbatmaz gicbəsər tanıyıram ki, çox xoşbəxtdirlər!
Reklam
"Hiçliğin hiçliği" der Süleyman -"hiçliğin hiçliği - her şey bir hiçtir. İnsanın güneşin altında bütün o yapıp ettiklerinden karı ne? Bir nesil yok olur gider, yerine bir başka nesil gelir. Ancak yeryüzü sonsuza dek var olmaya devam eder, geçmişte ne varsa gelecekte de olacak olan odur; bugün yapılanlar gelecekte de yapılacaktır ve
kendisine acı çektiren her gerçeğin ahlak, gerçeğin bile bir ahlak olduğuna ve onu kendi hayal gücünün karşısına çıkarabileceğine karar vermişti.
Sayfa 145Kitabı okudu
Aptal Abelard
Çok gücendim sana. Neden mi? Dinle ! Bütün erkekler kulak versin söyleyeceklerime. Aşkı öğretir, sonra sırtlarını çevirirler bize. Kendine aşık etmek için nasıl da yalvarmıştın bana ... Hemen teslim oldum sana. Hiç zorlanmadan kazandın kalbimi. Aynı kolaylıkla terk ediyorsun beni. Şimdi de vazgeçmemi istiyorsun. Tıpkı aşkımı istediğin gibi, ısrarla ikna etmeye uğraşıyorsun. Bir zamanlar kollarına atılmam için yalvardın, şimdi çekip gitmemi emrediyorsun. Ama gitmeyeceğim. Gidemem. Tutkuma katlanmak zorundasın. Sen yarattın onu, o senin eserin. Seni kalbimden söküp atmarnı isteyemezsin, seninkinden de beni atamayacağın gibi. Biz birbirimize ait değil miyiz?
Süni şakilda qurulan, ancaq tabii görünan sonluqdan bela bir natica hasil olur: "Ağıl yaxşıdır, amma xoşbaxtlik daha yaxşıdır".
Reklam
189 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.