Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
PEYGAMBER EFENDİMİZİN (S.A.V.) TORUN SEVGİSİ Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammet Mustafa (s.a.v.), çocukları çok severdi. Bir yerde çocuk gördüğü zaman onlara selam verir, saçlarını okşar, öpüp koklardı. Çocukların hal ve hatırlarını sorar, onlarla oyunlar oynardı. Bazen atına ya da devesine bindirip onları gezdirirdi. Çocukları eğlendirmeyi ve onlarla güzel vakitler geçirmeyi severdi. "Çocuğu olan, onunla çocuklaşsın." buyurarak anne ve babalara çocuklarıyla ilgilenmelerini tavsiye ederdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), torunları Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin'i de çok sever ve onlar hakkında: "Bunlar, benim oğullarım ve kızımın çocuklarıdır. Allah'ım! Ben onları seviyorum! Onları sen de sev! Onları seveni de sev!" diye dua ederdi. Ebu Eyyub el-Ensari (r.a.), bir gün Peygamber Efendimizin (s.a.v.), huzuruna girmişti. Torunları Hasan ile Hüseyin efendimiz, önünde oynuyorlardı. "Ya Resûlallah! Sen bunları çok mu seviyorsun?" diye sordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Nasıl sevmem? Onlar, benim dünyada öpüp kokladığım iki reyhanımdır?" buyurdu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), şöyle buyurmuştur. "Hasan ve Hüseyin'i seven beni sevmiş, onlara kin besleyen de bana kin beslemiş olur! Hasan ve Hüseyin, Cennet'teki gençlerin efendileridir!"
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak?
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak? 1983 Kışında, Şırnak'ın Uludere kazasına bağlı "Kela Memo" mevkiinde av köpekleriyle avlanmaya çıkan Timurhan Ağa ve adamları bir ara köpeklerini kaybederler. Köpeklerinin yeraltı gibi bir yerden seslerini işitirler. Mağara gibi bir yerden girdiklerinde aşağıya doğru yol olduğunu
Reklam
İnsan olmak
İnsanın karakteri, huyu, yapısı bellidir. Kendini tanımladığı belli başlı özellikler vardır. Ama bazen de zıt iki özellik bir arada olamaz mı insanın içinde, bu durum dengesizlik midir yoksa insan olmak mı? Ben hem gülmeyi, eğlenmeyi, esprileşmeyi severim hem de vakarlı ağır duruşu. Hem yumuşak huylu, görmezden gelen hem de fevri, tavizsiz olanım. Bazen kaya gibi güçlü, sağlam bazense bir papatya kadar hassas. Bazen her şeyi yapabileceğine inanan bir enerjim varken bazen başarısız olduğuna kendini inandıran bir yorgunluk üzerimde. Kişisine göre, yerine göre, durumuna göre, hassasiyete göre birinden biriyim. İkisi de benim, ikisi de ben miyim? İnsanoğlu çok değişken bir ruh haline sahip. "Ruh" ne kadar ağır bir kelime aslında, söylerken tınısı bile hissettiriyor bunu. Nasıl oluyor da bu kadar şeyi içine alıyor, her hale giriyor. Bu çeşitlilik belki de Allah'ın rahmeti. Burada dikkat edilmesi gereken nokta fıtratın dışına çıkmamak, Allah'ın sevdiği, peygamber efendimizin(sav) örnek olduğu haller üzerinde yaşamak,dengesiz olmamak, farklı haleti ruhiyelerin faydalı tarafını yansıtmak. Ben buyum diyerek kalp kırıcı tavırlar sergilersek işte o zaman dengesiz, nerede ne yapması gerektiğini bilmeyen insan figürü çıkar ortaya. Öyle biri olalım ki bize bakan insanlar, "Böyle güzel insanların kulluk ettiği Rahmân da güzel olmalıdır" desin. Dünyadan göçüp gittiğimizde hayırla, iyilikle hatırlanan kullar olmak duamdır.
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
BİR AVUÇ İNANAN İNSANLAR İNSANLIĞA ÖRNEKTİR .
🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲 Uzun Bir Gecenin Ardından Dakyanustan Allah 'u Teâlaya Kaçan Gençler Ashab-ı Kehf Kıssası Ashâb-ı Kehf, putperest bir hükümdar olan Dakyanus devrinde Tarsus’da yaşamış, îman ve tevhîd mücâdelesi vermiş olan sâlih gençlerdir. Zalim kral Dakyanus'un Ashâb-ı Kehf'e karşı sunmuş olduğu puta tapma teklifine karşı
Edep; Müridin kendi nefsine, ihvanına, mürşidine ve Allah’a karşı uyması gereken kurallardır. Bu kurallara uymak vuslat vesilesidir. Edebe uymayanlar lütuftan mahrum olurlar. Ne güzel söylemiş büyüklerimiz “Edeple gelen lütufla gider” diye. Pirimiz Abdülkadir Geylani Hz.leri “Bir edep için, binlerce derviş feda olsun. Edep gittiğinde onu geri
Reklam
Görülenler gönül aynasından yansıyandır..
… gözü kör olan insanlar hikmet renklerini birbirine karıştırırlar. Hayrı şer, şerri hayır görürler... Nuru karanlık, karanlığı da nur... Küfrün başı Ebu Cehil de öyleydi. Baş gözü tastamam görüyordu. Ama gönül gözü kararmıştı. Küfrü ona sadece kendi karanlığını gösteriyordu. O yüzden Peygamber Efendimiz'in nur cemâline bakıp "Ne kadar çirkin bir yüzün var!" demişti. Peygamber Efendimiz de "Doğru söyledin." buyurmuştu. Onun ardından Hazreti Ebu Bekir geldi. Sádıkların sultani o yüce zat Peygamber Efendimiz'in cemåline baktı: "Ne kadar da güzelsiniz." dedi. Peygamber Efendimiz O'na da "Doğru söyledin." buyurdu. Bir şey hem çirkin, hem de güzel nasıl olur? Öyle ya! O nur görüşlü sahabeler bunu sordular Peygamber Efendimiz'e... O hakikat güneşi şöyle ferman buyurdu: "Herkes herkese aynadır. Ben, Allah'ın cilāladığı bir aynayım. Bana bakan kendini görür. Ebu Cehil bana baktı ve kendi karanlığını gördü. Ebu Bekir de bana bakınca Hakk'ın nurunu..."
Osman Gazi
OSMAN GAZİ Dünyanın en büyük devletlerinden birinin kurucusu Osman Gazi; imanını, azmini harc ederek inşa ettiği, 623 yıl payidar olan, büyük ve şerefli İslam devletini kurucusu büyüğümüz... O'nun, Rıza-i İlâhî uğruna gösterdiği ihlaslı gayretleridir ki, şanlı devleti altı asır üç kıtada payidar kılmıştır. Yine yaptığı Kur'an hizmeti
desem ki, yeryüzüne beş peygamber geldi; beşincisi sensin. desem ki, iki kişi kaldık dünyada; ikincisi sensin. desem ki, birisi var yeri göğü var eden; o da sen olurdun. sana tapmak için kilden bir heykel yapardım güzelliğince. bilsem ki sen tanrı'dan iyisin, bilsem ki tanrı senden güzel değil. senin o kocaman kocaman gözlerin yok mu, nasıl
Sakın terk-i edepten:
1641 senesinde Şanlıurfa’da, Yusuf Nâbî isminde bir çocuk dünyaya gelir. Büyüdükçe hikemi şiirler yazmaya başlar. Peygamber âşığı olarak büyüyen bu güzel insan 1678 tarihinde, o zamanın devlet ricaliyle birlikte Hac vazifesini ifâ için yola düşer. Nâbî çok heyecanlıdır. Zira peygamber âşığı olan bir şair için Medine onulmaz bir mutluluktur. Lakin
Reklam
Akıl en büyük sermayedir
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde, “Allâhü Teâlâ, yeryüzünde akıldan daha kıymetli bir şey yaratmamıştır. Şüphe yok ki yeryüzünde (kâmil) akıl, kibrît-i ahmerden daha azdır.” buyurmuşlardır. İnsanî fazilet ve edeplerin olmazsa olmazı, Cenâb-ı Hakk’ın, din için asıl, dünya için bir direk mesâbesinde kıldığı akıldır. Zira
Akıl en büyük sermayedir
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde, “Allâhü Teâlâ, yeryüzünde akıldan daha kıymetli bir şey yaratmamıştır. Şüphe yok ki yeryüzünde (kâmil) akıl, kibrît-i ahmerden daha azdır.” buyurmuşlardır. İnsanî fazilet ve edeplerin olmazsa olmazı, Cenâb-ı Hakk’ın, din için asıl, dünya için bir direk mesâbesinde kıldığı akıldır. Zira
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.