Çok nazik ve çok saygılı bir beyefendi ile tanıştım. Bay Stevens, Darlington Malikanesi'nde başuşak. Hikayeyi okurken karakterin duygularını asla anlayamıyorsunuz, çünkü asla belli etmiyor. Babası ölürken bile efendisine hizmet aşkıyla yanıp tutuşuyor. Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarına denk gelen hikayede ilk göze çarpan üslup oluyor. Edebi değeri yok belki ama üslup o kadar naif ki resmen o döneme tanıklık ediyorsunuz. Lord Darlington öldükten sonra malikaneyi bir amerikalı, başuşakla birlikte alıyor. Amerikalı, birgün başuşağa uzun bir seyahate çıkacağını ve onunda izinli olduğunu, isterse onun arabasını alıp istediği yere gidebileceğini söylüyor. Eskiden malikanede kahya olan Bayan Kenton'dan, kısa bir süre önce mektup alan Bay Stevens, Bayan Kenton'u ziyaret edebileceği fikri ile bu nazik teklifi kabul ediyor. Böylelikle 4 günlük uzun bir yolculuğa çıkıyor ve geçmişte malikanede yaşadıkları olayları, çıktığı bu yolculuk esnasında bize anlatıyor. Hem yol hikayelerini hem de geçmiş hikayelerini okuyoruz. Okurken zaman zaman sıkılsamda genel olarak üslubunu çok beğendiğim bir kitap oldu. 
Günden Kalanlar 
Kazuo Ishiguro
