Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Ömer Seyfettin'in bütün eserlerini, çevirisi özenle yapılmış ve kaliteli bir şekilde basılmış bu kitapta bulabilirsiniz. Eserler kitapta kronolojik sıralama ile verilmiş. Ömer Seyfettin'in yazdığı eserlerde sade ve anlaşılır bir dil kullanmasına ve bunun savunucusu olmasına rağmen bazı kelimeler zamanın da etkisiyle anlaşılamaz hale gelmiştir. Özellikle çocukların öyküleri daha kolay anlayabilmesi için, bazı kelimelerin sadeleştirilerek verilmesi gerekiyor. Bu konuda Yapı Kredi Yayınları'nın bu derlemeyi çocuklara uygun hazırlamadığını söyleyebilirim. Örnek olarak Pembe İncili Kaftan öyküsünden güzel bir bölüm yazıyorum. "Zamanın devletlileri mevkilerine hep boyun eğip, el etek, hatta ayak öpüp, bin türlü tabasbusla, riyayla, tekâpûyla çıktıklarından, etraflarına daima hep bu zelil mazilerinin çirkin hareketlerini tekrarlayanları toplarlar. Gözdeleri, nedimleri, himaye ettikleri, hep denî riyakârlar, ahlâksız müdâhinler, namussuz maskaralar, haysiyetsiz dalkavuklardır! Mert, doğru, izzet-i nefis sahibi, hür, vicdanın sesine kulak veren bir adam gördüler mi, hemen garez olur, mahvına çalışırlar."
Aslında Ömer Seyfettin'in çocuk kitabı yazarı olmadığını da söyleyebilirim. Nasıl ve ne vakit alıştıysak, yıllardır çocuk öyküleri diyerek okur dururuz. Çocuklar için daha sadeleştirilmiş ve okumaya ilgilerini fazlalaştırmak amacıyla daha renkli, resimli basılmış, yani çocuklar için ve çocuklara göre yazılmış kitapları uygun buluyorum.
Yıllar sonra bu öyküleri tekrar okumak benim için büyük keyifti. Bunun yanında daha önce okumadığım birçok eserini de okumuş oldum. İyi okumalar...
·
Puan vermedi
Hikaye iş bölümünü anlatan girişle başlar. Ayşe mekik dokumaktadır. Babası ve erkek kardeşleri pazara, kasabaya gider; annesi, ablası komşuya gider. Bunun tam tersi düşünülemezdi zaten. Toplumsal cinsiyet rolleri bu cümleler ile yazar tarafından fark ettirilmeye çalışılmıştır. Ayşe de bu yüzden erkek olmak istemektedir. Eğer erkek olursa eve
Son incelemem olabilir..:)
"'İnadına Yaşamak' ve 'İnadına İnsan' oyunlarının yazıldığı günden beri büyük bir duyarlılıkla oynayan ve sahneden taşırdığı insan sevgisi ateşiyle her kesimden seyircinin kalbini ısıtmayı sürdüren, Ankara Sanat Tiyatrosu'nun eski oyuncusu değerli aktör Altan Erkekli bu gösterilere ait birkaç anısını anlatıyor:
HER ŞEYE RAĞMEN ONURLU
Ömer Seyfettin'i hepimiz çocukken okuduk degil mi? Ama bence asla çocuk kitapları kategorisine alınmamalı. Evet her bir öyküsü kısa ve öz,ders verir nitelikte ama kaşağı, bomba,diyet,beyaz lale,efruz bey... Bu öyküleri cok travmatik,cocuk aklini yoracak türden. Türkçülüğü ile taninan en onemli yazarlarımızdan. Hatta zaman zaman aşırılığa, faşizanliga kaçtığı düşüncesiyle eleştirilmiş. Dilde sadelik ve türkçe terimler kullanmayi kendine düstur edinmiş ve bu uğurda zamanının yazarlarıyla tartışmaya bile girmiş. Şeker hastasi oldugu anlaşılamamış ve doktorlarin tavsiyesiyle ,iyilesebilmek için üzüm hoşafı, pekmez yemiş bir fotoğraf karesi var onun ölümüyle ilgili,mutlaka görmüşsünüzdür. Kadavra olduğu söylenir. Oysa yanlis bilgi,otopsi yapılmış ve seker hastasi olduğu tespit edilmiş. Maalesef ki o fotograf bir şekilde günümüze kadar gelmiş. 37 yaşında vefat eden bu gencecik yazar,18 yaşında ilk öyküsünü yazmış. Öykülerinin sonu hep sürpriz sonlu ve gercekten de okurken ,düşündüren tarzda . En sevdiğim Türk yazarlar kategorisinde bulunmasa da,kıymetini bilmemiz gereken cok değerli bir yazar. Sizin en cok hangi öyküsü hatırınızda kaldi ?
Eskimeyen Bir Yazın Evreni: 30 Yıl Sonra Yeniden Behrengi
Dikkat: Tatkaçıran/oyunbozan içerir.
Eskimeyen Bir Yazın Evreni: 30 Yıl Sonra Yeniden Behrengi
Ulaş Başar Gezgin
Çağan Irmak’ın yönettiği ‘Çemberimde Gül Oya’ adlı dizi filmde, öğretmen, öğrencilerine bir kitap dağıtır. Yazarı ‘anarşist’ olarak değerlendiren müdür, kitapları toplatıp okulun bahçesinde yaktırır. Ama bir çocuk kendi kitabını
158 syf.
·
Puan vermedi
"Kurtuluş Savaşı Destanı'nda "Onlardan Bazıları" bölümünde, manganın yedinci eri dediği bir Mehmet oğlu Osman vardır. Çanakkale' de, İnönü'de, Sakarya'da artık nice kez yaralanan Osman. "Ve gözünü kırpmadan/daha bir hayli yara alabilir/ve dimdik ayakta kalabilir" dediği Osman.
İşte o Osman'ımızdır bizim Nazım.
Dimdik
Çocuklar açısından tehlikeli
Çocukluğumuzda Nasreddin Hoca hikayeleri ve Ömer Seyfettin okurduk hoşumuza giderdi fakat büyüyünce daha farklı gözle bakıyoruz hikayelere. Evet ders verici yanları var fakat bir eğitimci olarak kesinlikle çocuklara önermiyorum. İçerisinde sık sık şiddet, bedel ödeme içeriyor ve çocuklarda korku, şiddet açığa çıkmasına neden oluyor. Herkeste olacak diye bir şey yok tabii ki ama 1 çocuğun dahi psikolojisini etkilese ben sınıfımda okutmam.
Bir örnek vererek daha iyi anlaşılacağımı düşünüyorum. Mesela "Başını veren şehit" olması lazım ismini unuttum. Adamın kafası kesiliyor, kelle koltukta elde silah devam. Bunu bir çocuğun gözünden değerlendirsenize. IŞİD gibi kafa kesme var, dava uğruna doğru bildiği yoldan devam etme yani radikalizm. Beyin yıkama için kullanılsa şaşırmam. İyiliği doğruyu öğrettiği hikayeler de var ama bu dediğim tarzda hikayeler çok. Ondan pek önermem.
1416 syf.
10/10 puan verdi
Kısacık ömrüne koskoca bir külliyat sığdırmış Ömer Seyfettin'le Türkçe'nin doruklarında dolaştım.Yeni kelimeler, yeni cümle yapıları keşfetmenin yanında milli değerler ve hayata dair bir süre muhteşem öykü okudum.O öyküler ki günümüz öykücülerinin yazdıklarıyla yanına yaklaşamayacacağı türden.Neler yoktu ki bu öykülerde :Balkan Savaşıları, Çanakkale, Meşrutiyet ilanı evveli ve sonrası, Trablus Harbi,geçmiş dönem savaş ve rivayetleri ve hayata,insana dair daha nice öykü.
Velhasıl kelam, netice-i meram okuma alışkanlığının tutturulması noktasında Ömer Seyfettin okunmalıdır.Lakin kitap dediğimiz bir ilaç gibidir.Takdir o dur ki her ilaç herkese hitap etmez.Herkesin reçetesi farklıdır.Bu yüzdendir ki bilim kurgu,polisiye, fantastik veya fantezi türünde okumalar yapıyorsanız size pek hitap etmeyebilir hatta sıkıcı gelebilir.
Nedense cocuklugumda biraktigim oykulere donus yasadigim bugunlerde, Omer Seyfettin Butun Hikayeleri'ni almak cocukken defalarca okudugum Omer Seyfettin'i tekrar okumak istedim. Ciltli ve kutulu bu eserin hantal buyuk bir kitap olacagini beklerken, bekledigimin aksine ince ama kaliteli yaprak ve kucuk boyu sayesinde elde rahat tasinabilir ve okunabilir bir kitap geldi. Omer Seyfettin'in farkli mahlaslar altinda yazdigi hikayeler kronolojik sekilde siralanmis. Kronolojik sirayla birlikte dilin ve anlatimin sadelestigini goruyoruz ve bazi hikayeler cok vurucu. Bomba adli oykusunu bitirdigimde dehset icindeydim sanirim. Isin ilginci cocuk kitaplari olarak yayinlanan bu kitaplarin siddet ve cinsellik ogeleri icermesi 'biz bunlari cocukken nasil okuduk!?' diye dusundurdu durust olmak gerekirse. Yine de Omer Seyfettin gibi bir ustanin her bir oykusunu zevkle okuyorum. 1408 sayfalik bir kitap oldugundan elimin altinda duruyor, bir ya da iki oyku okuyorum gozum takildikca. Kitaplarin ozel basimlarini takip eden, koleksiyon yapan kisiler icin alinmasi cok yerinde bir baski olur diye dusunuyorum.
1500 syf.
10/10 puan verdi
Ömer Seyfettin ve Eserleri
Ömer Seyfettin; Türk Milliyetçisi Yazar.
Ömer Seyfettin'i sıradan bir öykü yazarı olarak bilmek, kabul etmek; hem ona, hem eserlerine hem de Türk Milletine yapılan büyük ayıplardan biri olur...
Ömer Seyfettin yaşadığı çağda (19. yy) Milleti adına eline silah kadar etkili olan kalemini almıştır ve toplumun
304 syf.
10/10 puan verdi
Bu Öykü çouklar için uygun olmayabilir. Aslında Ömer Seyfettin öykü yazarı olmasına karşın, bu öykülerin hepsi çocuk öyküsü değildir...
Eser ünlü yazar ve tarihçi Herodotos'un bir öyküsünün tekrar canlandırılması olmuştur. Herek Herodotos gerekse de Ömer Seyfettin'in yazdığı kallıp olarak bir birinin aynısı olan iki öyküde güzeldi. Eserde Maddi aşk ve manevi aşka ve kadın erkek ilişkisine değinilir ve insaın bu kavramlar üzerinde düşünmeye iter. Eşine olan ilgisi sevgiden uzak, fiziksel olarak sapkınlık derecesine ulaşmış bir adamın başından geçen olayı anlatır. Güzel bir eser, ve yaşadığı olayın yüzyıllar önce de Herodotos'un eserinde kalame alnıdığı, yaşandığı gerçeği ile yüzleşir, eser ismini buradan alır. Güzel bir Öyküdür.
Bizle başlar teslimiyet,sonra ne ben kalır ne de sen
Bugün severek okuduğum şiir kitabı yorumu ile geldim. Öyle ki zaman zaman hepimiz bunalırız ve değişiklik ararız kimimiz şiirlere kimimiz farklı aktivite yada müzik dinleme gibi şeylere ihtiyaç duyarız. Ben tercihimi bu kez şiir okumadan yana kullandım. İyi ki de okumuşum. Verilmesi gereken mesajları çok net iletilmiş misal bir şiirinde diyor ki sevgili Emre Polat makinelere kaptırdık ruhumuzu. Teknolojiye düşman değilim elbette fakat beynimi emanet edemem hiçbir işlemciye gibi ne kadar günümüz değil mi?
yazmış olduğu şiirlerine Charles Bukawski,Oscar Vilde, Nazım Hikmet Ran gibi yazarlardan şairden de alıntılar bırakarak kitaba ayrı bir güzellik katmış
Polat Yoslun... Ya da herkes tarafından bilinen adıyla Ferhat Tunç... Ferhat Tunç ismi, seksenli yılların ilk yarısında girdi dünyamıza. Ahmet Kaya, Hasan Hüseyin Demirel, Emre Saltık gibi dönemin protest müzik yapan ve şimdi üçü de aramızda olmayan önemli sesleriyle birlikte anılır oldu. Nazım Hikmet ve Sabahattin Ali'den yaptığı bestelerin yanı sıra zamanla bilhassa Ahmet Can Akyol şiirlerinden yola çıkarak oluşturduğu şarkılar da oldukça ses getirdi. Kendine has yumuşak tınılı sesi ve özgün besteleriyle geniş kitlelere ulaşmayı başarmış bir sanatçı Tunç. Ancak zaman içinde siyasi kimliğini ön plana çıkarınca müzikal anlamdaki popülaritesinin düştüğünü de söyleyebilirim.
Ferhat Tunç'un 2003-2006 yılları içerisinde Özgür Gündem gazetesindeki "Vaveyla" isimli köşesinde yazdığı makalelerin bir araya gelmesinden oluşuyor kitap. Üç bölümden oluşan kitabın ilk iki bölümünde sanatçının ABD'nin özellikle Ortadoğu ve genel anlamda dünyadaki emperyal emelleri ve kabadayılığı, Türkiye'nin bağrında yıllardır kanayan kardeş kavgası, Piyanist filmindeki sanatçı duyarlılığından
töre cinayetlerine, faili meçhuller ve
Güneydoğu'da verdiği konserlerdeki coşkuya varana değin geniş bir yelpazedeki görüşleri bulunuyor.
Kitabın üçüncü bölümünde ise Doğubayazıt Kültür Festivali'nde yaptığı bir konuşma nedeniyle, Milas'ta verdiği konser sonrası tutuklanmasına gelen tepki ve sanatçıya destek yazıları yer alıyor. "Zor Zamanlar İnce Yazılar", Türkiye'nin yakın dönemine farklı bir pencereden bakmak için ideal bir kitap.
