Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
(22 Mayıs - 21 Haziran) Bir İkizler Erkeği, ayaklarınızı yerden havalandırıp gökyüzünün bulutları arasında dolaştırabilir. Kendinizi, dünyayı ve her şeyi bir anda unutabilirsiniz. Fakat, bu anın ne kadar süreceğini ne siz bilebilirsiniz, ne de karşınızdaki İkizler Erkeği… Zaten size böyle bir güvence de vermiş değildir. Ayrıca da kendisinden
(22 Mayıs - 21 Haziran) Bir İkizler Erkeği, ayaklarınızı yerden havalandırıp gökyüzünün bulutları arasında dolaştırabilir. Kendinizi, dünyayı ve her şeyi bir anda unutabilirsiniz. Fakat, bu anın ne kadar süreceğini ne siz bilebilirsiniz, ne de karşınızdaki İkizler Erkeği… Zaten size böyle bir güvence de vermiş değildir. Ayrıca da kendisinden
Reklam
“Her ikimiz de ölümü çok erken tanımışız,” dedi Breuer düşünceli bir biçimde, “ve her ikimiz de erken yaşlarda acı bir kayıp ya­ şamışız. Kendim için konuşacak olursam ben hâlâ bunu üzerimden atamadım. Ama sizinki, siz bu kaybmıza ne diyeceksiniz? Sizi koruyan bir babanızın olmaması nasıl bir şey?” “Beni koruyan mı yoksa bana baskı yapan mı? Bu bir kayıp mıydı acaba? Bundan emin değilim. Ya da şöyle demeli: Bu durum, çocuk için bir kayıp olarak görülebilir, ama adam için değil.” “Bunun anlamı?” diye sordu Breuer. “Bunun anlamı sırtımda babamı taşıma yükünü yaşamadım hiç, onun yargılarının ağırlığı boğazıma çökmedi, benim yaşama hedefim onun tutkularını gerçekleştirmek biçimini almadı. Babamın ölümü bir nimet, bir özgürlük olarak da görülebilir. Onun geçici arzuları asla benim yasam haline dönüşmedi. Kimsenin daha önce geçmediği kendi yolumu kendim keşfetmek üzere tek başma bırakıldım. Bir düşünün! Ben, Deccal, sahte inançlarla cinleri kovabilir, her başarım karşısında sitemle acı çeken bir vaiz-babayla yeni hakikatler arayabilir miydim? Tüm o yanılsamalara karşı yürüttü­ ğüm mücadeleyi kendi şahsına bir saldırı olarak görecek bir babayla?” “Ama”, diye araya girdi Breuer, “ona ihtiyacınız olduğunda sizi korumuş olsaydı, yine de Deccal olmak zorunda kalır mıydınız?”
202 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
-Bu kitabı enfes bir zevkle okumamı itiraf edebilirim.Ve bu kitap bana bazı şeyleri hatırlattı ama onları izah etmeyeceğim.Çünkü,bu bana özel şahsi hatırlatmalar olsa gerek :) Atay’ın, hikâyelerinde kurguladığı kahramanlar aracılığıyla toplumdan kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun neticesinde içselleşen problemli insanları anlattığını
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,6bin okunma
İnsan ister istemez, yaşamları boyunca kitlelerin devrimci hareketi üzerine bu denli çok konuşan, tıpkı bazılarının Mesih'in gelişini beklemesi gibi, yıllarca böyle bir hareketin ortaya çıkmasını bekleyen anarşistlerin, bu harekete hemen katılacaklarını, hareketle tamamen bütünleşeceklerini ve tüm varlıklarını harekete adayacaklarını düşü­nür.
Sayfa 185
Dün gece kim bilir kaç tane annenin ciğeri yandı? Kaç babanın demir bir el söktü yüreğini? Kaç kadın sevdiğini uğurladı yanağından usul usul süzülen göz yaşlarıyla? Kaç çocuk eksik kaldı? Kaç kişi bundan sonra yarım yamalak devam edecek hayatına? Duyduğum da bir kor düştü sanki yüreğime, dedim ki kendi kendime annesi, babası, eşi, sevgilisi, abisi, kardeşi, evlatları ne haldedir şimdi bu fidanların? Ve tüm bu acı yetmezmiş gibi buna sebep olanların çıkıp pişkin pişkin tavırlar sergilemelerine, hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmelerine, siz böyle yaparsanız işte böyle olur gibi davranmalarına dayanmak zorunda kalıyoruz. Bütün gece bir damla uyku girmedi gözüme, saçma ama bizim evin telefonu çalacak gibi bekledim. Bir iyi haber, tutunulacak bir dal aradım ama sabah gördüm ki o kadar cana rağmen dünya aynı dünya. İnsanlar hala çıkar peşinde, insanları uyutmaya çalışan baştakiler, uyutulmaya can atan yönetilenler, canımız yandı durum budur demekten bile korkan gazeteler, yayın akışlarını bile değiştirmeyen kanallar, sessiz sedasız insanlar.. Bu düzen ne zaman değişir bilmem ama aydı işte yeni bir gün daha..
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.