Bazı önyargılarım nedeniyle bu kitabı okumaktan uzak durmuştum. Kitabın karşıma sıkça çıkması önyargılarima rağmen okumam gerektiğini hissettirdi. İlk 60 sayfa ilginçti. Biraz da sıkıcıydı. Ama merakım giderek arttı şu an "İyi ki yarım bırakmadım." diyorum.
Kitabın çevirisi de çok iyi, kendi dilimizde yazılmış bir eser gibi.
Bir sanatçının-dini, ırkı, mezhebi ve cinsiyeti ne olursa olsun- sanata duyduğu saygı ve gösterdiği özeni her cümlede hissetmek mümkün.
Dorian, gençliğin verdiği rüzgarın etkisinde. Ve giderek bencilleşen, kibrinden ödün vermeyen bir karakter olarak anlatılmış. Aslında Dorian, üzerinden sanatın bir toplumu nasıl geliştirdiği, sanat ve züppeliğin farklı şeyler olduğu anlatılmaya çalışılmış. Özünde sanatla uğraşan toplumların bir kalbi, bir beyni olduğu mesajı verilerek yozlaşmakta olan İngiliz toplumu eleştirilmiş.
Biraz da bireysel bakacak olursak: İşlediğimiz tüm günahların bedeli bir gün mutlaka gelip kapımıza dayanacak. İyi veya kötü biri olmak kendi elimizde.
Kısacası okudukça şaşırtan bir roman. Ve asla neden okudum dedirtmeyecek tarzda olay örgüsü var. Bazı ahlaki yargıların ne denli bencilce olduğunu hissettirecek.
İnsanın kibirden beslendiğini anladığınızda ve bazen o kibrin kendi ruhunuzu ele geçirdiğini bildiğiniz halde bundan gizli bir zevk duyduğunuzda, Dorian'in size gizlice gülümsediğini hissedebilirsiniz.
Keyifli okumalar.