Ne sonu belli ne başı
Hangi tutkudur bu döner pervanelerle
Ağır mumların derviş aydınlığında
Kimbilir ne zaman nerde başlamış
Kimbilir kimlerle
Buğday demeden ekmek
Ağaç demeden orman
Sehpalara yükselmek
Ve sabah karanlığında
Güneşi topladım
Yaprak yansımalarından
Gözlük camlarında biriktirip
Gecemi aydınlatmak için
Kıvılcım karanfil kokuyordu
Aşık Mahzuni Şerif Benim hayatımda çok özel bir yeri olan Halk ozanlarımızın en başında gelir.
Çocukluk yıllarımdan itibaren plaklarını kasetlerini dinleyerek ben ve benim kuşağımda ki, insanlar Mahzuni Şerif Türküleriyle büyüdü.
Bizler Mahzuni Babadan Aşkı, sevdayı, Hasreti, Gurbeti, İnsan olmanın erdemini,
Haksızlığa
"İnsan önce renklerden başlamalı değişmeye." diyerek, kırmızı temalı öykülerle karşımıza çıkıyor Tomris Uyar.
Onun öyküleri ile tanışmak için - en sevdiğim- " kırmızı odaklı" olanlarla başlamak ekstra keyif vericiydi, diyebilirim.
Aramızdaki Şey'de hepi topu 9 öykü var. En sevdiğim -ki okuyanların çoğunluğunun da en sevdiği- kitaba ad olmuş olan Aramızdaki Şey öyküsü, oldu. Sanırım, her birimizin hayatında " o şeyi çözebilmiş miydin?" dediği arayışları olmuştur. Ondan bu sevme.
Bana kalırsa Uyar, bu öykülerde aklının bir köşesinde kalan, zihnini meşgul eden bazı olay ve anılardan öyküler kurmuş. O yüzden, öykülerin bir yerlerde başı ve sonu var da biz, onları okumaya ortalarından dalıyor, belli kısımlarına eşlik ediyoruz gibi hissettirdi bana.
Aşk, belirsizlik, ihanet, tutku, kin az miktarda birleşip "içsel bir, bilinçli huzursuzluk" yarattı.
Keyifli miydi ?
Elbette, zaten hayatın gerçekleri, tadı ne olursa olsun içte, en içte bir yerde keyif vermez mi insana ? Tomri