Bu Dava Slogan Davası değildir!!!
Bu dava, slogan davası değildir, iyi konuşma ve hitabet davası da değildir, entelektüel bir zihin faaliyeti hiç değildir. Bu dava; Allah’a teslim olmak, nefsi ıslah etmek ve Allah’ın kelimesi en yüce olsun diye mücadele etme davasıdır. Zordur, çilelidir, imtihanı çoktur. Yol; sabır yoludur, meşakkat yoludur. Maldan, candan, meyvelerden eksiltilerek, sözlü eziyete maruz kalarak, Allah yolunda eza ve cefa çekerek yürünen bir yoldur. İmtihan vuku bulduğunda ne yüksek ses ne ateşli hutbeler ne beylik lafları ne de süslü sloganlar fayda verir. Sıcakta çekilen susuzluk, secdeye varmış nasiye (alın/yüz), duadan nasır tutmuş avuçlar, Allah’ın adıyla ıslanmış dil ve tevbeyle durulanmış kalp kişiye fayda verir. Dava adamı her şeyden önce Allah’a kuldur. Rabbiyle bağı kuvvetlidir, namaz ve sabırla Allah’tan yardım ister, Güneş’in doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamdiyle tesbih eder. Kur’ân’da dava adamını anlatan dört ayrı pasajı dikkatinize sunmak isti yorum: “Onlar (muttakiler) ki bollukta da darlıkta da infak ederler, öfkelerini yutar ve insanları affederler. Allah, muhsinleri/kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalı şanları sever. O(muttakiler) ki bir kötülük yaptıklarında yahut (günah işleyerek) kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı anar ve günahları için bağışlanma dilerler. Allah’tan başka kim günahları bağışlayabilir? Ve bile bile yaptıkları (yanlışta) ısrar etmezler. Bunların mükâfatı, Rablerinden bir bağışlanma ve içinde ebedî kalacakları altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Allah’ın rızasını elde etmek için) çalışanların mükâfatı ne de güzeldir.” 48 Al- İmran 134,136
Sayfa 136Kitabı okudu
İnsan, nereden geldi ve nereye gidiyor, sorusunun cevaplarını bulmak için tahsil ve terbiye görmelidir. Bazı insanlar dil öğrenmek veya daha iyi mekteplere geçmek için eğitim görür. Meclislerde, meydanlarda, kürsülerde, minberlerde ün kazanmak isterler. İnsanların kendisi için "Ne kadar güzel konuşuyor." demeleri, alkışlamaları ve meşhur olup zengin çevrelerde itibar görmek için dil döker, tatlı konuşmak ister. Söz cambazlığı, laf kalabalığı, tatlı hitabet bir yerden sonra para etmez. Bütün bedeni dil olup konuşsa, ilâhi âlemden uzaksa rezilliğe yürümüş olur.
Sayfa 189Kitabı okudu
Reklam
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
Mebusun Çocuğu (Son)
Pek aklımda kalmadı, bir öykü okumuştum . . . Öykünün sa­ hibi ve Bekir Coşkun'un hoşgörüsüne sığınıp öyküyü güncel hale getirelim: "Ankara'da bir milletvekilinin sekiz aylık bebeği çatır çatır ko­ nuşmaya başlıyor . . . Sıradan bir konuşma değil "Hitab" edi­ yor . . . Herkes birbirine hitabet sanatının inceliğini icra
-Pekiyi deprem Allah'ın işi ise , Allah neden bu tahribata ve bu zulme izin veriyor? Şöyle cevap verdim: -Depremin zulüm olduğunu kim söyledi ve kim öğretti size? Yumurtanın kırılıp içinden civcivin çıkması veya yumurtanın kırılıp omlet olması, insanın midesine girip insana dönüşmesi yumurtaya haksızlık mı, yoksa rahmet midir? Depremde de
Sayfa 311 - Siyer YayınlarıKitabı okudu
«Eskiden böyle değildi, gençler iyi yetişirdi, saç malıklara sapmazlardı; çünkü o günlerde Sofokles' ler, Euripides'ler güzel kelimeler bulurlar, güzel söz ler söylerlerdi; ukalâ öğretmenler istidatlı gençleri mahvetmezlerdi; Pindaros'lar, dokuz şairler Omeros'un şiirlerinin ne demek istediğini anlarlardı. «Yalnız şairlerden örnek vermeyeyim; daha baş ka örnekler de var: Ne Platon, ne de Demostenes o gibi hokkabazlıklara kalkışmamışlardır. Asil, temiz hitabet yapmacık değildir, mübalâğa değildir; tabiî bir güzellikle parıldar.
Sayfa 13
Reklam
33 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.