Mebusun Çocuğu (Son)
Pek aklımda kalmadı, bir öykü okumuştum . . . Öykünün sa­ hibi ve Bekir Coşkun'un hoşgörüsüne sığınıp öyküyü güncel hale getirelim: "Ankara'da bir milletvekilinin sekiz aylık bebeği çatır çatır ko­ nuşmaya başlıyor . . . Sıradan bir konuşma değil "Hitab" edi­ yor . . . Herkes birbirine hitabet sanatının inceliğini icra
Bu Dava Slogan Davası değildir!!!
Bu dava, slogan davası değildir, iyi konuşma ve hitabet davası da değildir, entelektüel bir zihin faaliyeti hiç değildir. Bu dava; Allah’a teslim olmak, nefsi ıslah etmek ve Allah’ın kelimesi en yüce olsun diye mücadele etme davasıdır. Zordur, çilelidir, imtihanı çoktur. Yol; sabır yoludur, meşakkat yoludur. Maldan, candan, meyvelerden eksiltilerek, sözlü eziyete maruz kalarak, Allah yolunda eza ve cefa çekerek yürünen bir yoldur. İmtihan vuku bulduğunda ne yüksek ses ne ateşli hutbeler ne beylik lafları ne de süslü sloganlar fayda verir. Sıcakta çekilen susuzluk, secdeye varmış nasiye (alın/yüz), duadan nasır tutmuş avuçlar, Allah’ın adıyla ıslanmış dil ve tevbeyle durulanmış kalp kişiye fayda verir. Dava adamı her şeyden önce Allah’a kuldur. Rabbiyle bağı kuvvetlidir, namaz ve sabırla Allah’tan yardım ister, Güneş’in doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamdiyle tesbih eder. Kur’ân’da dava adamını anlatan dört ayrı pasajı dikkatinize sunmak isti yorum: “Onlar (muttakiler) ki bollukta da darlıkta da infak ederler, öfkelerini yutar ve insanları affederler. Allah, muhsinleri/kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalı şanları sever. O(muttakiler) ki bir kötülük yaptıklarında yahut (günah işleyerek) kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı anar ve günahları için bağışlanma dilerler. Allah’tan başka kim günahları bağışlayabilir? Ve bile bile yaptıkları (yanlışta) ısrar etmezler. Bunların mükâfatı, Rablerinden bir bağışlanma ve içinde ebedî kalacakları altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Allah’ın rızasını elde etmek için) çalışanların mükâfatı ne de güzeldir.” 48 Al- İmran 134,136
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
-Pekiyi deprem Allah'ın işi ise , Allah neden bu tahribata ve bu zulme izin veriyor? Şöyle cevap verdim: -Depremin zulüm olduğunu kim söyledi ve kim öğretti size? Yumurtanın kırılıp içinden civcivin çıkması veya yumurtanın kırılıp omlet olması, insanın midesine girip insana dönüşmesi yumurtaya haksızlık mı, yoksa rahmet midir? Depremde de
Sayfa 311 - Siyer YayınlarıKitabı okudu
Atatürk hakkında reddedilmesi gereken bir iddia da hafız olduğu uydurmasıdır... Bazı çevreler (özellikle Haydar Baş) Atatürk'ün hafız olduğu konusunda son derece ısrarcıdır, oysa durum tam tersidir. Atatürk'ün hafız olduğuna dair en küçük somut bir delil yoktur, kendisinin bu yönde beyanı da olmamış­tır. Atatürk, Saadettin Kaynak'a ordu müfettişleri için Kur'an ayetlerinden oluşan bir konuşma/hitabet hazırlatmış bu hitabeyi dikkatle dinleyip alkışladıktan sonra tepkisi şu olmuştur: "Kur'an'da neler varmış/ Bunlardan bizim hiç haberimiz yoktu /" Listeyi daha da uzatabiliriz çevrenizde Atatürk'ü sahabe gibi anlatan -geneli birbirinin kopyası- çok sayıda benzeri kitap ça­lışması görebilirsiniz. Bu çalışmaların en büyük özelliği asılsız/ kaynaksız bilgileri gelişi güzel yaymaktır. Kemalist mü'minler Atatürk'ü tarikat şeyhi gibi anlatma gaf­letinden ne zaman uyanacak merak ediyoruz.
Öner, medeni cesaretiyle Yücel döneminin genel eleştirisini yapmıştır. Şu tespiti çok dikkat çekicidir; "vekâletiniz hesabına yazdırılarak bastırılan kitaplar, inkılap tarihi ismi ile üniversitede okuttuğunuz dersler, resmi ve en salahiyetli ağızların irat ettiği nutuklarla memleket gençliğini Türkçülükten başlayarak ırkçılığa, Turancılığa
Manastır yürüyen birliklerin tozları ve gürültüsü ile silahların gümbürtüsüyle sarsılıyordu. Yunanistan Girit'i ele geçirmişti. Türkiye savaş ilan etti ve askeri birlikler cepheye koştular. Gün büyük zorlukların ve mücadelelerin yaşandığı, savaşlar ve savaş söylentilerinin her yana yayıldığı günlerdi. Osmanlı İmparatorluğu son nefesini vermek
Reklam
35 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.